Doktorlara Cevap Hakkı Doğdu

Doktor olmak üzere yazdığım şu yazı sonrası hem hastalar hem de doktorlar tarafından olayı çok farklı yönlerden değerlendirebilme imkanı bulduğum yorumlar aldım. 

Doktorlar bir adım daha ileri giderek, sağlık personellerine şiddetin arttığı şu dönemde yazdıklarımın kin ve nefret oluşturabileceği yönünde yorumlar bıraktılar. Benim mizahi bir şekilde hicvettiğim sistem arızası doktorlara kin ve nefret oluşturur mu, takdiri size bırakıyorum. 

Bununla birlikte aylarca hastanelerde hasta bakıcılık yapmış biri olarak özellikle internlerin neler çektiğine de bizzat şahit olduğumu bu yüzden bu noktada mesleki şartlarının ne denli zorlu olduğunu da biliyorum. Ama ekmeğini kazanmak, ülkemizde herkes için zor. Ben kolay yoldan para kazanabiliyorum diyen var mı? Sanmıyorum. 

Son olarak yorumlarda Sevgi Hanım'ın  tespitine katılıyorum:

Oğlumun kolu kırıldığında doktorun ameliyattaki yanlış müdahalesi geri dönülmez bir felakete yol açacaktı, kolunda hala eğrilik ve kullanmasında rahatsızlık var, fakat bu durumu en az zararla atlatmamız için çok fazla emek veren de yine bir doktor. Allah ondan razı olsun. İyisi de var kötüsü de. Sistemi suçlamak boş bir avuntu. 

Hata üç boyutlu, BAZI doktorlardaki merhametsizlik, BAZI hastalardaki bilinçsizlik ve BÜTÜN sistemdeki eksiklik. Bunu kabul edelim.

Bir doktor adayının yazdığı şu yorumu da cevap hakkı olarak buraya bırakıyorum.

"Bir tıp fakültesi öğrencisi olarak yazınızı okuduktan sonra bazı kısımlarına hak vermiştim ama yorumları okuduktan sonra açıkçası çok üzüldüğümü ifade etmem gerekiyor. Kötü diye bahsettiğiniz doktorların hepsi hayatını bu meslek için ötelemiş insanlar, ha belki babasının hayrına mı yapıyor diye düşünenler olacaktır onlara eğer yakınlarında tıp okuyan biri varsa konuşmalarını tavsiye ederim çünkü emin olun hiçbir ücret verilen emeğin karşılığı olamaz. Yukarıda yapılan birkaç eleştiriye de nacizane kendi yorumumu yapmak istiyorum. Bu ilacı deneyelim demek hastayı deneme tahtası olarak görmek değildir hastalıklarda tedavi basamakları vardır en düşük doz en az yan etki ile en etkin tedaviyi sağlamak amaçlanır. Tedaviye ilk basamaktan başlanır fakat etkili olmama ihtimali göz önüne alınarak hasta kontrole çağrılır, doz yetersiz gelebilir ilaç hasta için etkili olmayabilir bu gibi durumlarda değişiklik yapılır. İkinci olarak yukarıda bir yorumda başta tetkik istenmemesinden sonra da fazla tetkik istenmesinden şikayetçi olunarak kendi içinde çelişkiye düşülmüş. Burada doktorun tavrını elbette ben de uygun bulmuyorum fakat çok tetkik ilgi ya da tetkik istememek ilgisizlik değildir. Ülkemizdeki sağlık politikası gereği bu tetkikler devlet tarafından karşılansa da emin olun bunlar çok pahalı tetkikler zaten olur olmaz istenmemesi gerekiyor, hastanın şikayetini bilmediğim için gerekliliği konusunda yorum yapamayacağım ama anlattığı hikayeden zaten başlangıçta başvuru yaptığı polikliniğin yanlış olduğunu görüyorum. Hasta yoğunluğu muayane süresini azaltıyor ve zaten muayene için zamanının olmadığını düşünmek yukarıdaki tablolara ve aynı zamanda mesleki tatminsizliğe yol açıyor. Yani uzun lafın kısası sorunlar var elbette ama bunu sadece doktora yüklemek bir günah keçisi aramak bana göre. Sağlık sisteminden hasta yakınlarına kadar almamız gereken çok yol var ve bu yolda maalesef tek eleştirilen, hor görülen ve hatta şiddet gören doktorlar oluyor. Şiddet uygulamayan da yukarıdaki gibi nefret içerikli yorumlarını her ortamda dillendirerek ve bazen "ama hak eden doktorlar da var canım" diyerek şiddeti normalleştiriyor. Temennim hayatını başkasının ömrüne kurtarmaya adamış bu insanlara da bir gün en azından diğer insanlara gösterildiği kadar hoşgörü gösterilebilmesi, hoş gösterilmese de onlar yine olsa yine aynı yola baş koyarlar zaten. Fazla uzattım ve konu çok dağıldı, bu yüzden hakkınızı helal edin, söylenecek çok söz var ama şimdilik burada bitiriyorum."

Bu yoruma cevaben gelen bir başka yorum da o kadar ılımlı ve yapıcıydı ki, kim yazdıysa güzel gözlerinden öpüyorum.

"Evet sizi anlıyorum tıp öğrencisi olarak üzülmüş hatta alınmış olabilirsiniz. Ama bunun yerine burada yazılanların sizi kamçılamasını dilerim. Kamçılasın ki siz birçoğundan sıyrılın, vatana, millete hayırlı doktor olun inşaAllah. 

Ancak bir de şu açıdan bakmak lazım sanki; bu ülkede her mesleğin kendine göre kutsallığı ve gerekliliği olduğu kanaatindeyim. Nasıl doktorlar hayatlarını insanların sağlığını kurtarmaya adıyorsa, avukatlar adaleti sağlamaya, öğretmenler insanları yetiştirmeye, itfaiye memurları can kurtarmaya, vs. hayatlarını adıyorlar. Üstelik işini gerçekten sevenler tüm zorluk ve eksikliklerine rağmen hangi alan olursa olsun zevkle icra ediyorlar. 


İşe emeklerin karşılığı noktasından bakarsanız kimse halinden memnun değil. Yani tek mağdur meslek grubu doktorlar değil. Keşke hiç kimse mağdur olmasa.


Ayrıca burada nasıl tüm doktorlar genellenerek kötü diye nitelendirilemezse; aksi de yapılamaz. Kusura bakmayın ama her meslek grubunda olduğu gibi doktorlukta da görev ahlakını hiçe sayan, ettikleri yemini çiğneyen bir sürü kötü örnek var. Can sağlığı söz konusu olduğundan kıymetinin ne kadar büyük olduğunu vurgulamışsınız; işte tam burada en ufak bir hatanın dahi nelere mâl olabileceğini, bir hatanın bedelinin de o kadar acı ve büyük olacağını da unutmamak gerek. Bu konuyla ilgili ne kadar dava ile karşılaşıyoruz bir bilseniz. 


Burada en mühim nokta bence empati. Doktorun da hastanın da empati kurması gerek. Her hasta doktor olmayabilir, doktor değildir; ama her doktor bir gün hasta olabilir.


Ben de bunları bir doktor kardeşi olarak yazıyorum. Meslek hayatına başlayınca gerçekleri, kimin ne niyetle okuduğunu, sistemin laçkalığını fark eden ve bundan yakınan, kendi çabalarıyla önlemeye çalışan bir doktorun kardeşiyim. Umarım siz en güzel ve hayırlı şekilde yetişirsiniz. Bu mesleğe gerçek anlamda layık olan kıymetli doktorlarımızdan olursunuz."



Ve yine aynı yoruma gelen bir cevap daha... Bana böyle itidalli, mesleğini önüne etiket değil, sırtına sorumluluk yapan doktorların varlığından haberdar olmak çok iyi geldi. Okuyun, bakın sizde öyle hissedeceksiniz.

"Kötü diye bahsettiğiniz doktorların hepsi hayatını bu meslek için ötelemiş ne demek yahu ne kadar komik bir cümle! Ben de bir doktorum ve dönem 4’ten itibaren fakültedeki arkadaşların bazılarının bu mesleği nasıl amaçlarla seçtiğini idrak etmeye başladım. Onları gördükçe daha çok sarıldım mesleğime, daha çok sevdim. Kimse bana tıp oku demedi, kendim istedim. Bu herkes için geçerli. Hayatımı öteledimse ben öteledim, hastalarım boğazıma bıçak dayamadı, beğenmeyen ötelemesin kardeşim. Daha kardiyo, pediatri,cerrahi stajlarındayken milim milim ne kadar ince, yüce sorumluluğu olan bir yol seçtiğimi kavradım. Inturnken karşılaştığım her hasta için dua ettim, hala da ediyorum. Şükürler olsun ki dua da alıyorum. Ama ne beddualar alanları da gördüm, bizzat şahit oldum. Asla ve asla onlarla aynı kefede savunulmak istemiyorum. Kötüler yüzünden utanacağınız yerde derin bir toylukla herkesi savunmuşsunuz. Sadece doktor penceresinden bakmışsınız. Bu durum üzücü ama geçici olduğuna inanmak istiyorum. Meslek hayatınızda hastaya para ve et parçası gözüyle bakanlardan biri olmadıkça karşılaştığınız kötü meslektaşlarınızdan ayrılıp mesleğinizi ve bu mesleği var eden hastalarınızı daha çok seveceğinizi temenni ediyorum. Unutmayın güzelim, hiçbir sorun tek taraflı değildir. Empati yeteneğinizi artırmalısınız, artırın ki meslekte karşınıza gelecek belirsizlikleri sağlıklı tolere ederek tedaviye yönverebilin. Farkındalığınızın ve empatinizin artması dileği ile.

Sevgiler, Nabrut. Harika bir yazı. Allah bizleri rızası dahilinde insanlara faydalı bencil olmayan doktorlardan eylesin. Teşekkürler.

Uzm. Dr. Emine Şimşek

Başarılı bir ameliyat yapıp sanki kendi yakınıymışçasına sevinerek yanımıza gelen, güzel haberi bize veren Doktor Deniz Bey'i nasıl unutabilirim, mesela. Her daim dualarımızda... Söyledim, yine söylüyorum, aşağıdaki yorum da beni tasdikliyor. Kesinlikle işini layıkıyla yapan, yapmaya çalışan doktorlarımızı tenzih ediyorum. 

"Hasta yakını olmak da çok zormuş. Beş parmağın beşi bir değil ama insani duyguları yok olmuş çok fazla sağlık personeli var. Bu sebeple tıp fakülteleri ve hemşirelik okulları sağlık bilgilerinin yanında davranış bilimleri dersleriyle de tüm sağlık personeli adaylarını eğitmeli. Tüm bunlara rağmen “hasta yakınlarının doktorlara ve hemşirelere uyguladığı şiddet” haberleri endişe verici, bu tür şiddet kesinlikle yanlıştır ve umarım 2019 da ülkemizde bu tip haberler olmaz."

Olaya bir başka doktor adayının gözünden daha okuyun istediğim için son yorumu da ekliyorum. 

"Merhaba;
"Doktor Ol'ma'" isimli yazınızı okudum ve söylemek istediğim birkaç şey olması nedeni ile vaktinizi almak isterim. 
Bu konuda genç bir hekim olarak bilgi vermek isterim.Ankara'da bir üniversite hastanesinde iç hastalıkları bilim dalında asistan doktor olarak çalışmaktayım. Yaklaşık 1 yılık bir eğitim ve meslek hayatım oldu ki bu doktorlukta hiç bir şey demektir. Doktorluk ne okulda derslerde ne de kitaplarda yazanları okumakla öğrenilecek bir meslek değil ki kendi açımdan söyleyeyim olabildiğince hastalarla vakit geçirip her türlü konuda bilgi edinmeye çalışırım. öyle ki hastaneden gece 11:00 de çıkıp da ertesi sabah saat 08:00'de hastaneye geldiğim de çok olmuştur. Keza arkadaşlarımın da aynı şekilde davrandığını çok gördüm. yaklaşık 1 yıllık süreçte ayda en az 8 nöbet tutarız ki 8 nöbet demek ertesi gün de işe devam ederek toplam 32 saat çalışma ardından eve gidip uyumakla sonlanır. bu nedenle ayın en az 16 günü tamamen kişisel ihtiyaçlarınız nedeni ile tamamen kısıtlanmış olur. Bu süreçte sunmak zorunda olduğumuz literatürler ve seminerler nedeni ile nöbet ertesi günleri uyumadan çalışmak ve sunum hazırlamak zorunda kalabilirsiniz. Eğer ertesi günü poliklinikte işinize devam edecekseniz ki bu sizlerin ayaktan başvurduğunuz merkezler oluyor, bize verilen hastalara bakmakla yükümlüyüz (ki bu hastalrın sayısı yeri gelip 60 kişiyi bulabiliyor). Bir gün erken çıkmak istesek yerimize bakacak kimse yok. Her şeye rağmen toplumumuzda iyi niyetli saf insanlar yanında oldukça kötü niyetli ve olabilecek tüm işi üzerimize yıkmak isteyen kişiler de mevcut ki, poliklinik gibi merkezlerde bu kişilerle oldukça sık karşılaşıyoruz. Tüm bu şartlarda ne hastalara ayrıntılı derdini dinleyecek şekilde bakabilmek mümkün oluyor ne de o kişilere gerçekten empati kurarak yaklaşabilmek. Biz doktorlar bu durumu sağlık sistemine bağlamaktayız.Mevcut durum tabii ki hiçbir hastanın suçu değil.

Her şeye rağmen insanın iyisi de kötüsü de olduğu gibi hekimlerin iyisi de kötüsü de mevcut olmakta ki her gün bizde kendi içimizde gerek hocalarımız olarak gerek arkadaşlarımız arasında olarak böyle durumlarla karşılaşıyoruz. (bunları yazmaktaki amacım ne kendimi çok iyi hekim olarak tariflemek ne de meslektaşlarımı kötülemek değildir.)

Bu uzun yazıyı yazmamın nedeni kalkıp mesleğimi şikayet etmek değil. Yanlış anlaşılmasın lütfen. Uzun süredir yazdığınız yazıları takip etmekteyim ki anlayışlı bir kişi olduğunuzu düşünüyorum. Son zamanlarda hekimler de dahil olmak üzere sağlık personeline şiddet oldukça had safhalara ulaşmış durumda. Bu tür yazıların da ne kadar siz kötü niyetli olarak yazmasanız da toplum tarafından olumsuz olarak algılanabileceğini düşünüyorum. 

Bunları sadece bir doktorun gözünden olaylara bakabilesiniz diye yazmak istedim. Umarım kötü niyetle yazmadığımı ve sizi eleştirmediğimi anlarsınız. Ama bizim de mevcut koşullarda çok rahat şartlarda çalışmadığımızı bilin ve empati kurun istedi. Yanlış anlaşıldıysam affedilmek dileği ile.

Sevgilerle...

Rabbim, işinin hakkını vermeye çalışan, merhametini yitirmeyen, gönlü güzel, halis niyetli doktorlarımızın yolunu, bahtını açık etsin, güç kuvvet versin.

Yorum Gönder

10 Yorumlar

  1. Evet karşılıklı birçok görüşün olması çok iyi olmuş karşı taraftan da olaya bakmak ama genel olarak şunu belirtmek gerek herkesin şikayet ettiği konu doktorların genel olarak hasta ile göz teması dahi kurmaması kafasını ekrandan ayırmadan hiç bir açıklama yapmadan git bunları yaptır gel demesi kısacasi işin insani yönü esas sıkıntı , teşhis yanlış olabilir tedavi yanlış olabilir vs.vs. bunlar çok büyük hatalar olmadığı sürece telafi edilebilir ki bunların bile doktorun hastayı dinlememesinden kaynaklandığını düşünüyorum. seninde belirttiğin gibi aslında 10 dakika iyi bir iletişim için yeterli ne hastanın kafasındaki sorular için kısa nede hekimi bunaltacak kadar uzun gayet yeterli bir süre peki neden kullanılmıyor neden doktor hastaya cevap vermekten imtina ediyor. belki sorularımızı cahilce buluyor olabilir basit buluyor olabilir ama ben doktor değilim saçma bile olsa soruma cevap isterim bana bel fıtığı teşhisi koyuyor ondan iyi bilecek değilim ama benim belim ağrımıyor ki sırtım ağrıyor dediğimde bana neden birşey söylemiyor fizik tedaviye git diyor e tamam da sırtımda ne var neden ağrıyor 3 sefer sordum fizik tedaviye gideceksin demekten başka birşey söylemedi çok şükür fizik tedavi doktoru fıtığın kasları gerebileceğini ağrıyı onun yapabileceğini yada duruş bozukluğu olabileceğini söyledi bunu söylemek bu kadar zor mu ilber ortaylı gibi birşey sorduğumuzda cahill der gibi bakıp tekrar kutsal bilgisayara dönmek ne kadar doğru bunun yanı sıra acillerde çalışan doktorlar allah ebeden razı olsun parmağımdaki kesik için gittiğimde sedyede kanlar içinde yatan hastanın başından ayrılıp bana bakan doktor ya bi yürü git adam burda ölüyor bunun için mi geldin demedi ki ben onu görünce gittiğime utandım ama nihayetinde dikiş gerekiyor. Son olarak kızımın kalçası cıkmıştı bir düşme neticesinde doktora gittiğimde röntgen çekildi ve bana kırık olduğunu söyledi doktor daha önce gittiğim farklı bir doktoru sordum şuan çıkıyor dediler kapıda yakaladım yalvardım yakardım sizden başka kimseye güvenemem dedim adam üstünü çıkardı döndü geldi beni kırmadı allah ebeden razı olsun hala gözlerim doluyor ki iyi ki gelmiş kızımı bayıltıp tekrar filim çektirmiş her ihtimale karşı ve kırık falan yokmuş sadece çıkmış belki diğer doktor olsa ameliyatla açıp sonra farkedecekti belki hiç farketmeyecekti düşünmek bile istemiyorum. kızım 2 hafta da iyileşti ameliyatsız vs. ömür boyu dua edeceğim biri yani kimse kimseye haksızlık etmiyor istediğim sonucu alamasam da yada soruma cevap alamasamda şiddeti asla düşünmem bile düşüneni haklı bulamam ne olursa olsun ama gerçek bu insaniyet olarak ciddi sıkıntılar var kabul edilmesi gerekiyor.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar
    Yakın zamanda babam iki kere üst üst felç geçirdi. Çok şükür bu iki durumda atlattı. Bu kadar yakından tanık olunca bir şeyi fark ettim hasta yakını olarak doktorları sonuna kadar zorlamalısınız. Babamın durumu normal bir felç gibi olmadığı İçin _baş dönmesi çok ciddi şekilde yaşıyor_ eve gelen ambulans ve ilk gittiğimiz acil dahil amcanın bir şeyi yok getirelim i hastaneye dedi. Çok şükür ki biz onlara uymadık ve götürelim dedik. Çok şükür ki bizi getirdikleri özel hastanın acilindeki doktoru dinlemeyip onu orda beklemedik ve tetkikleri in yapıldığı araçtırma hastanesine getirdik. Özel acilde ki muhtemelen o asistan doktora döktüğüm dili size anlatamam. Bunun nedenide ilk gidişimizde biz götürdüğümüz için araştırma hastanesinde ki o yoğunluğa rağmen doktorların bakmasıyla o doktorun arasındaki farkı görmem.
    Doktorların anlamadığı şu. Yakınınız rahatsız bu helede ciddi bir durumda çaresiSiniz ve ne olduğunu anlamıyorsunuz. Neden diyorsunuz. Doktora güvenmek zorundasınız çünkü elinizden başka bir şey gelmiyor. Ama kesinlikle sonuna kadar aklınıza gelen herşeyi sorun çünkü o da insan ve atlayabilir. Ama benim gibi o acildeki doktora dil dökmenize rağmen ki acilde tek hasta bizdik bir şeyi yok deyip durdu. Normalde sabrı olmayan ben ona sabrettim. Gittiğimiz araştırmada bize acilin kapısında şunu dediler beyin felci geçiriyor. Verilmiş sadakamız Varmış ki orda bekletmemişiz. Yani bu durum yoğunlukla falan da alakalı değil. Tek hasta varken yapılan muameleye bakın ist gibi bir yerde en yoğun acilde tüm tetkikler yapıldı noroloji den bakıldı ilgilenildi. Bu doktor olmakla değil sizin vicdanınızla alakalı her meslekte
    olduğu gibi. Tek farkı burda insanların hayatlarının çok kötü bir anına denk gelmeniz. Doktorluk ve öğretmenlik para kazanmak için yapılmaz sevmiyor sanız okumayın sadece yüksek not alabiliyorsunuz diye gerçekten bu mesleği severek yapacak olanlara engel olmayın lütfen.
    Tabiki pek çok konuda siz de haklısınız. Ama bu sizin bu işi daha iyi yapmamanıza bahane olamaz. O zaman sabah yediği bir simitle ayakta duran acilde benim gördüğüm herkesi en onbeş yirmi dakka muayene eden o noroloji doktoruna haksızlık etmiş olursunuz. Onun için ettiğim dua da orda, acilde tek başına olmasına rağmen orda dikilen doktora olan öfkemde hala orda duruyor.
    Uzun oldu ama yarama parmak bastınız diyelim

    YanıtlaSil
  3. İnsana hizmet dünyanın en zor işi elbette. Ben de bir öğretmen olarak, öğretmenlerle ilgili kötü haberler ve yorumlar yapılınca çok üzülüyor, o öğretmenlerin o hale nasıl geldiğini dikkate almadan haber yapılmasına kızıyorum. Bu anlamda doktorların kendilerini savunmalarına hak veriyorum. Bu alanda eksik bilgimden kaynaklanan haksız bir eleştiri yapmışım sanırım, bunun için özür diliyorum. Fakat şimdiye kadar durumu bana izah eden bir doktor olmadığını söylemek istiyorum. Verilen ilaçlar nedir? bunları neden kullanmalıyım ya da daha basiti benim hastalığım nedir? çoğu zaman bütün bu basit soruların cevabı verilmiyor aksine şu tahlilleri yap gel, şu ilaçları kullan gel gibi talimatlar aracılığı ile hasta doktor iletişimi sağlanıyor. Benim eleştirdiğim nokta burası.
    Ülkemizin en zeki çocuklarına tıp okutmak gibi bir geleneğimiz var malum. Bu çocuklarımız doktor olunca hastaları da kendileri kadar üstün bir zeka seviyesinde görebiliyor olabilirler bilemiyorum 😁 ama bazen tek tek, tane tane izah etmek gerekiyor yoksa biz anlamıyoruz kafamızda kuruyoruz, hıncımızı sizden çıkarıyoruz. 😁
    Velhasıl doktorlarımızdan iletişim konusunda biraz daha hassasiyet istiyorum o kadar.

    En son yaşadığım bir olayda, bir aile sağlık merkezine gittim. Yaşadığım rahatsızlıktan ötürü hangi bölüme gitmem gerektiğini öğrenmek için. İçeri girdiğimde doktor bilgisayar ekranında birseye bakıyordu. Buyurun derken yüzüme bakmadı bile. Ben derdimi anlatırken de durum aynıydı. Yerinden dahi kımıldama gereği duymayan bir doktorun ağzından bir cevap almak için ne yapmam gerektiğini öğrenmek adına bir çok soru sordum fakat tek bir yanıt alamadım.

    Yine aynı dönemlerde ameliyat olmam gerektiği için bir doktora gittim. Beni başka bir alana yönlendirdi fakat o alandakiler de tekrar aynı doktora yönlendirdi. Git gel neyse doktor ameliyatı kabul etti. Kendi ağzından çıkan cümle de "ıhale bana kaldı yani" anlamında bir sözdü. Duymazdan geldim. Bir ay sonrasına gün verdi. Bütün programımı o ameliyata göre ayarladım. Bir hafta öncesinde de ameliyat için gerekli tahlilleri yaptırdım. Ameliyatın olacağı günün bir gün evvelinde çantami alıp hastaneye gittim. Doktor odasında idi ama memur olmadğını söylüyordu. Uzun süre bekledim. Sonunda birisi geldi doktor içeriden kapıyı açtı. Yatış için geldim dedim. Benim tayinim çıktı sizi ameliyat yapamayacağım dedi. Tayin dediğin bir günde çıkan birşey değil değil mi?

    Ne yazık ki ömrü hayatımda hiç iyi bir doktora rast gelmedim. Ben rast gelmedim diye onlar yok değiller elbette. Varlar bir yerlerdeler biliyorum. Gitmesem de görmesem de o doktorlar bizim doktorlarımız çok iyi idrak ediyorum.
    Selametle.

    YanıtlaSil
  4. Yazıya yorum yapan tıp fakültesi öğrencisi olarak yine altına gelen yorumlar için söylemek istediğim birkaç cümle var. Sınavlarımdan dolayı daha erken yazma fırsatı bulamadım. Öncelikle güzel temennileri ve güzel duaları olan kişiye çok teşekkür ederim ben de kendisinin söylediği şekilde bu mesleğe layık olmak için elimden geleni yapıyorum. Bu ülkeye hizmet eden tek meslek grubunun doktorlar olmadığının da tabi ki farkındayım sadece doktorlara karşı büyüyen bir kin var toplumumuzda ve ortaya çıkan tüm yanlışlar sanki onlardanmış gibi davranılıyor eleştirmek istediğim nokta buydu. İkinci olarak "uzman doktor" ablamızın yorumu için söylemek istediğim bahsettiği farkındalığı kliniğe geçtiğim dönemden itibaren yaşıyorum yazımın başında kullandığım bütün doktorlar ifadesi de tüm doktorları aklamak gibi bir amaç için değildi, zaten devamına dikkat ederse yanlışlar var fakat tüm sorumluluk doktorlara yüklenmemeli dediğimi görecektir. Sorunun tek taraflı olduğunu asla düşünmüyorum çünkü hepimiz sağlık personeli olduğumuz kadar yeri gelince hasta yakını oluyoruz, ailemi emanet edeceğim doktorun nasıl olmasını istiyorsam kendim de öyle olmaya çalışıyorum. Vurgulamak istediğim temel nokta doktorlara karşı artan tahammülsüzlüktü ve insanların biraz daha hoşgörülü olmalarını temenni ettim. Ama görüyorum ki kendimizden küçük olduğunu bildiğimiz ve günü gelince aynı mesleği paylaşacağımız insanlara bile hoşgörü gösteremez olmuşuz. Sık sık empati yapmaya çalıştığımdan emin olabilirsiniz ve haddimi aşmak istemem ama ben de kendisini empatiye çağırıp yazıyı yazdığı üslubu tekrar gözden geçirmesini isterim.
    Rabbim hangi mesleği yapıyor olursak olalım hakkını vermeyi nasip etsin, doktorların yaptıkları hataların sonuçları çok erken dönemde ortaya çıksa da her mesleğin ayrı vebali var. İşini seven işini hakkıyla yapan ve birbirinden anlayışı esirgemeyen insanlardan olmamız duasıyla.
    Selametle.

    YanıtlaSil
  5. Yazınız da alınacak bir şey göremedim. Gayet doğru, hastanelerde nelerle karşılaşıyoruz .Tabi işini hakkıyla yapanda var yapmayanda. Sağlıkla ilgili herşey dört dörtlük kimse diyemez.

    YanıtlaSil
  6. Nabrut iyimisin? Yorum yapmaya değil okumaya geliyorum ama kaç gündür yoksun merak ettim.

    YanıtlaSil
  7. Herkes bir anısını yazmış bende yazarak başlayayım. Bir devlet hastanesinin göğüs cerrahisi bölümünden annem için randevu aldım ve gittik. Adımız ekranda çıkınca kapının önüne geldik adımız okundu tam içeri girecekken yatan hasta geldi ve öncelik tanındı sonra diğer hastadan devam edildi. Bizde bir iki hasta bekledik bir şey olmuştur diye daha sonra ben dayanamadım hasta çıkınca kapıdan annemin adını söylemediklerini söyledim. Onlarda söylediklerini ama bizim gelmediğimizi söylediler bende açıkladım böyle öncelikli hasta vardı sonra da diğer hasta çıkmadan girmek istemedik diye doktor bi an durdu şaşkın bi ifadeyle. Özür dileriz siz bi nezaket göstermişsiniz ama böyle bir şeyle pek karşılamıyoruz nezaketinizi yanlış anladık dedi. Evet haklıydı çünkü herkes her kapı açıldığjnda içerde bir şey varmış gibi kafasını içeri sokuyor ve sürekli doktor hanıma bağırarak bir şeyler söylüyordu. İki kişide body goard gibi kapının iki yanında durup hareket etmiyordu. Doktorlar nasıl bir baskı altında çalışıyorlar orda daha iyi anladım. Şu 10 dakika mevzusu da sabah 8 den 12 ye 1 den de 3 e kadar randevu veriliyor olması lazım. Şimdi her 10 dkikada alınıyor ve bütün güne randevu veriliyor. E bu hasaneden direk sıra alıp gelen hastalar nerede muayene oluyor ? 10 dakikadan artan zamanda. Zaten bir hasta çıktıktan sonra doktorun nefes almasına izin vermeden diğer hasta giriyor ki içeri.
    Bir de öğrencilikten bahsedilmiş kendi seçimi diye evet kendi seçimleri. Ama bu çocuklar seçimlerini 17 yaşında yapıyorlar. 17 yaşından ititbaren masa ve sandalyeye bağlı olarak boyunları bükük ders yapıyorlar. Bas bas bağırılıyor şimdi kafeini çok tüketmeyin zararlı diye. Bu cocuklar uyumamak için günde kaç bardak kahve içiyorlar. Haberlerde çıktı geçenlerde telefona bakmaktan boyun fıtığı arttı diye. Bu çocukların boyun fıtığı nedenleri telefona bakmak değil masada kitaba bakmaktan. Hani meslek hastalıkları var ya oturmaktan oluşmuş olanlar. Bu çocuklar o hastalıkla mesleklerine girmeden tanışıyorlar. Hareketsiz kalıyor vücutları neden çünkü boş zamanları yok. Tıpı kazanıyorlar durum farklı mı? Hayır daha çok çalışmaları lazım. Bu çocuklar başkalarını tedavi edebilmek için önce kendileri hasta oluyor. Bir tıp öğrencisi bir post atmıştı geçenlerde. “ modern tıp sürekli gelişiyor ve değişiyor, yeni hastalıklar ve yeni tedaviler ortaya çıkıyor, ve tabiki yeni ilaçlar.. Ama tup fakultesi hala 6 yıl ve bir gün 24 saat. Bence bu söz yeterince zorluğu gösteriyor. Herkesin kendi seçimi ama daha ergenlikte verilmiş bir karar herkes için kendi seçimi yada doğru seçim olamaz. Bazıları mecburidir. saygı duyup geçmek gerekir.
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demek istediğinizi anlıyorum hak verdiğim yönler olmakla birlikte şunu ifade etmeden geçemeyeceğim. İbn Sina doktorluk ünvanını elde edip şifa dağıtmaya başladığında 19 yaşındaymış. Gencecik yaşta her türlü ilimde ne yollar kat etmiş ataların çocuklarıyız. Ben bu durumun merhametle alakalı olduğunu düşünüyorum. Kusura bakmayın ama merhamet öğrenilen bir şey değil. Ya açığa çıkar ya da fıtratta yoktur. Allah merhametsiz doktorlardan korusun. Meslek hastalıkları her meslekte olabilir. Madencileri anlatmaya gerek var mı? Mesele bunlar değil. Bilmiyorum bu insanlar şikayetlerini nerede dile getirecekler. Ne dersiniz deyin her doktorun iyi olduğuna inanmıyorum ve iyi olmayana hakkımı helal etmiyorum. Hatta dokunuyorsa merhametsizleri savunanlara ayrıca hakkımı helal etmiyorum.

      Sil
    2. Her doktordan kastınızı her insandan olarak değiştirirseniz daha iyi olur. Her öğretmende iyi değilidir her hemşirede her dişçi de her bankacı da her polis de her hakim de. Meslek hastalıkları her meslekte olur çünkü adı üzerinde meslek hastalıkları. Anlatmak istediğim masa başı bir işin hastalığı olan omurga sorunları, masada oturmaktan o çocuklar erken yaşlarda ediniyorlar zaten idi. Madenciyle doktorun yada bankacının meslek hastalığını aynı kefeye koymak gibi bir şey söylemedim. Her insana merhamet lazım ev almak istersiniz dolandırılırsınız burda da merhamet lazım dimi. Taciz edilip polise giden korkan yardım isteyen birinin de elinin boş döndüğünü illaki duymuşsunuzdur.
      Her insan kötü olabilir bence önce bunu kabul etmeliyiz. Ve herkes bir mesleğe sahip olabilir ama insan olamaz.
      Hakkınız sizindir ne yapmak isterseniz yapabilirisiniz tabi. Umarım olmazsınız inşallah ama yine bir doktora muhtaç olursanız çok iyi çok merhametli ve çok ilgili bir doktora gelirsiniz inşallah. Böyle düşünmenize neden olan kötü anınız için de geçmiş olsun.
      Sağlıkla kalın inşallah :)

      Sil