Nabrut Fıdıllıoğlu Seyahatnamesi İstanbul Seferi 3. Gün

08:30 
3. günümüzde tatilin sonuna yaklaşmanın vermiş olduğu telaş ile diğer günlere nazaran erken kalkıyoruz. Duş alıp kahvaltıya iniyoruz. Bugün kahvaltıyı otelde yapacağız çünkü vakit kaybetmek istemiyoruz. Otelimizin karşısındaki duraktan, karşı yakaya; direk Taksim’e geçen otobüse biniyoruz. İstikamet Taksim Meydanı!

10:20
Taksim meydanındayız! Demokrasi nöbetinin yorgunluğu hissedilen meydandan çadırlar toplanıyor, etraf temizleniyor. O kadar erken vakitte gelmişiz ki İstiklal Caddesi bomboş. Sanırım bu caddeyi bu kadar boş bir daha hiç göremeyeceğiz. Caddeden aşağıya doğru yürüyoruz, fotoğraf çekinmek için tarihi tramvayı yakalamaya çalışıyoruz. 


Aslında benim arzum caddenin kalabalığına karışıp gaipten Ezel müzikleri duyarak ortama karışmaktı ama böylesi de pek güzel oldu. Caddenin sonunda tramvaya binip yukarıya çıkıyoruz. 
Taksime gelme amacımızın ikinci etabını gerçekleştirmek üzere Kore yemekleri yemek üzere Gaya Restoran’a gidiyoruz ki günün sürprizi bizi karşılıyor: 
Henüz açılmamış. 
Hâlbuki dobbokiler, kimchiler ısmarlayıp –büyük ihtimalle- yiyemeden kalkacaktım, artık başka sefere diyerek olay mahallinden ayrılıyoruz.
Üstüne soğuk bir kahve içelim diyerek meydandaki Starbucks’a oturuyoruz. Ertesi gün yola çıkacağımız için internetten otobüs biletlerimizi alıyor, Galata’ya doğru yürüyüşe geçiyoruz.

12:35
Galata gözüküyor. Gayr-ı ihtiyari yanaklarım gerilene kadar gülümsüyorum. 3 günün en mutlu olduğum anı. 
Allah’ım İstanbul’da en sevdiğim, en sevdiğim yer! Kız kulesi ile kıyaslayacak olsak o uzaktan bakmak zorunda kaldığımız mağrur ve soğuk kuledense yanına gidip kollarımı dolayarak sarılabileceğim Galata’yı binlerce kez tercih ederim. 
Galata’ya giriyoruz, malum sebeplerden dolayı hiç sıra beklemeden tepeye çıkıyor, seyir terasından İstanbul’a bakıyor, Allah’ın böyle güzel bir beldeyi; belde-i Tayyibeyi bizim milletimize bahşetmesindeki hikmeti bir kez daha tefekkür ediyoruz. Onlarca fotoğraf çektikten sonra enerji için kulenin restoranında şahane manzaranın eşliğinde bir şeyler atıştırıyoruz. Kuleye girişte aldığımız 4D İstanbul simülasyon biletlerini kullanıyor, güzel bir sanal tur yapıp kuleden ayrılmak üzere yola koyuluyoruz.
Ama tahmin edersiniz ki çok mutsuzum. Sesim güzel olsa şurada gitar çalar, ekmeğimi çıkartır, yıllarca yaşardım gibi ortamın büyüsünden mütevellit saçma sapan şeyler düşünerek yokuştan aşağıya doğru yürüyorum.

14:40
Karşımızda deniz. Karaköy sahildeyiz.
Yolun burasından sonra namaz duraklarımızdan bahsedemiyorum. Çünkü maalesef izne ayrılıyoruz ve hemen burnumuzun dibindeki Yeraltı camiine giremiyor, Sahabe-i Kiram’ı ziyaret edemiyoruz. 
Yönümüzü Karaköy Güllüoğlu’na çeviriyoruz. Beni Instagram ya da Snapchat’den takip ediyorsanız bilirsiniz ki benim için bir İstanbul gezisinin olmazsa olmaz durağıdır Karaköy Güllüoğlu. 
Su böreği, baklava ve çaydan oluşan ziyafetimizi bitirip Gülhane parkı istikametinde, tramvaya biniyoruz. (troleybüs de olabilir emin değilim : ) 


16:05 
Gülhane Parkındayız. Önce Ahmet Hamdi Tanpınar müzesine girip sevdiğimiz bazı yazarlara ait eşyaları görme fırsatı buluyoruz. 
Sonrasında ise Gülhane Parkı’nın asırlık ağaçları arasında Osmanlı zamanında yaşasaydık eğer ile başlayan romantik cümleler kuruyor, İstanbul’da olmanın yan etkilerini yaşıyoruz.

17:30 – 20:30
Mısır çarşısı, Kapalı Çarşı, hatta kapanmakta olan Mahmut Paşa’ya da uğradıktan sonra ayağımıza vuran ayakkabılara artık dayanamayarak ayakkabı değişikliğine gidiyoruz. Ama artık ayaklarımız bir nevi hoşaf olduğundan artık –kab-larını beğenmez duruma geliyorlar ve biz acil durum sinyallerini duyarak bu uzun günü nihayete erdirmeye karar veriyoruz.
Manzarayı ardımızda bırakıyor, yemeğimizi yiyor, otelimize dönüyoruz. Yarın gezimizin 4. ve son günü olacak.


Yirmisekiz Nabrut Çelebi Bildirdi.
1. günü okumak için şurayı,
2. günü okumak için şurayı ziyaret edebilirsiniz.

Not: Uzun zamandır (21 gün kadar) Ankara'da olduğum için yazı yazamadığım gibi yorumlara da dönemedim affınıza sığınıyorum.
Bayram boyunca bol bol yazı gireceğim. Umarım herkes buralardadır.

Yorum Gönder

18 Yorumlar

  1. Oh bee nabrut yaşıyormuş aklımdan kötü şeyler geçmeye başlamıştı ozledik nabrut geri geldin hosgeldin 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ancak toparlanıp yazılanlara dönebiliyorum ^^
      ben de çok özledim ^^
      hayırlı bayramlar olsun :**

      Sil
  2. Evet buradayız hergün seni bekledik😊

    YanıtlaSil
  3. Tabikide burdayız :) Ben mutluluğun her gün yaptığımız küçük şeylerde olduğunu düşünüyorum bu yüzden hergün girip bloğuna yazılarını okumak ayrı bir huzur benim için(o yüzden çok ayrılama buralardan ;)) Ankara nasıldı, artık ilgi alanım biliyorsun ankara :) Neyse hoşgeldin, sefa getirdin ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canımsın. demek ben günlük mutluluk jaynağıyım, mest oldum ^^
      Ankara konusunda biliyorsun, gittiğinde uzaktan da olsa rehberin benim :)

      Sil
  4. İstanbul da yaşamayanlar değerini biliyor İstanbul'un halbuki ne güzel bir şehir . Arkadaşlarım çok söyleniyor ne biçim şehir diye anlamıyorum :( İstanbul' u böyle boşken gezmek çok ilginç olsa gerek ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yaşarken hiç sevmiyordum sanırım tatili güzel olan bir şehir :D

      Sil
  5. sadece lütfen yazi girrr çok özledim yazilarini giriyorum çikiyorum bos uzuluyordum ama artik geri dönme zamani merakla bekliyorum ve umarim tatilin çok güzel geçmistir:))
    ayrica bu post'u gördügume cok mutlu oldum ellerine saglik^^
    ~ELİF~

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir yorum.
      Allah razı olsun ^^
      geldim artık buralardayım güzel bir tatil bolca enerji depoladım.

      Sil
  6. Ya Nabrut gelmişş ^^
    Ya ancak bu kadar belli olabilirdi birinin eksikliği, fıstıksız baklava gibi kalmıştım ortada :D
    Yazıyı saatler süren, haliyle ayaklara kara sular inmesine sebep olan bir gezmeden sonra okuyunca ilaç gibi geldi ama ayakkabı mevzusunu okuyunca benim de bi' ayaklarım sızladı ya :D
    O zaman 4. günü ve diğer yazılarını beklemeye koyulalım. Dört gözle bekliyorum ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim ^^
      Demek sen de geziyorsun hımmm bensiz hem de :D

      Sil
  7. Melaba! Ben bu blogun hayalet okuyucalarından. Nedeniyse ilk yorumu bırakamama gibi bir problemim olması. Gerçek hayatta otobüste gördüğüm minik bebelerle bile sohbet başlatan ben(onlara uzaylı olduğumu söylüyorum, sonuçta dünya da uzayda değil mi =))) bir yere yapacağım ilk yorumu günlerce erteliyorum. O türden sanal asosyallik sorunlarım var malesef. Bunları neden anlatıyorum? İlk yorumumu da hayırlısıyla attığıma göre, bundan sonra İnşallah her postun altını işgal edeceğim, selametle ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başım üzerine ^^
      çok memnun ve mutlu oldum zincirlerini kırıp ilk adımı attığın için.
      Her zaman bekliyorum.
      selamet ve sevgilerle

      Sil
  8. Ay aklımdaydın hep geliyordum ya şükür kavuşturana :)
    Hayırlı bayramlaar :)

    YanıtlaSil