Kirpinin Zarafeti Yorum Muriel Barbery

Daha fazla kitap okuduğumuz, daha fazla ibadete vakti ayırabildiğimiz, daha fazla dizi-film izlediğimiz şu günlerde yazardan şu alıntıyla bir giriş yapayım;


Edebiyattan daha soylu bir vakit geçirme, daha oyalayıcı eşlik, daha nefis trans var mıdır?


Kirpinin Zarafeti kitabını ne zaman aldım, kimden gördüm, nerede yorumunu okudum hiç hatırlamıyorum. Okunmayı bekleyen yığının içindeydi, demek ki zamanı gelmiş, elim ona gitti.


Kirpinin Zarafeti Konusu


Marx, Kant, Epikür, Platon, Husserl, Tolstoy gibi yazarları okuyan, İtalya ve Hollanda resim akımları hakkında bilgisi olup ressamları ayırt edebilecek entelektüel birikime sahip olan Renee, bir apartmanın kapıcısıdır. Kendi kişisel birikimini saklayarak sıradan biri gibi davranmanın onun için güvenli bir liman olduğuna karar vermiştir.

O, kendisini şöyle anlatır;

Gelecekte yalnız yaşamaya uzun süreden beri kendimi hazırlamıştım. Yoksul olmak, çirkin olmak ve üstelik zeki olmak, bizim toplumlarımızda insanı kasvetli ve hayal bile kuramayacağı kulvarlara mahkum eder, ki bunlara erkenden alışmakta yarar vardır. Güzellik oldu mu her şey bağışlanır, kabalık bile. Zeka ise sanki koşulların uygun bir telafisi değil gibidir, doğanın en yoksul çocuklarına sunduğu bir dengeleyici olarak görülmez, daha ziyade gereksiz bir oyuncaktır, mücevherin değerini yükseltir. Çirkinlik ise zaten daima suçludur ve ben bu trajik yazgıya, hiç aptal olmadığım için daha fazla acı çekerek mahkumdum.


Hayatın anlamsızlığının farkında olmadan onu anlamlandırma çabasında olan büyüklerin dünyasına yabancılaşan ve 13 yaşında intihar etmeyi düşünen Paloma, nasıl öldüğünü değil, öldüğünde ne yaptığını umursamaktadır. Arkasında bıraktığı tek şey ise ölüme doğru giderken yazdığı günlük olacaktır.

Japon Ozu Kukoru ise çevresindeki insanların sığlığının farkında olan, insanlara derince bakıp iç yüzlerini görebileni onları adeta bir kitap gibi okuyabilen görgü sahibi zengin bir beyefendidir. 

Hayatın anlamı olmadığına inanan Palamo, kendini evine hapseden ve saklayan Renee, ilk gördüğü anda bu iki kadının farkını gören Kukoru'nun birbirlerine öğretecek çok şeyi vardır.

Kirpinin Zarafeti Kitap Yorumu


Kitabın felsefi alt yapısı ilk başlarda yavaş ilerlemenize neden oluyor. Bunun sebebi anlam ağırlığı... 

İlk bölümü atlattıktan sonra akıp gidiyor. Konu olarak farklı ve sizi durup düşünmeye sevk ediyor. Yazar, bundan böyle asla'daki her zamanların peşinde'' koşmaktan yorulduğumda hep hatırlayacağım, dediğinde tekrar tekrar okumak zorunda kalıyorsunuz mesela. Kaleme alan kişinin Felsefe Profesörü olduğu açıkça hissediliyor. Kitabın adı gibi karakterler de inanılmaz zarif. Yazarın Japon kültürüne olan sempatisini karakterlerin naifliğinde bile hissediyorsunuz. Kitabın büyüsü, sınıf ayrımını aşan ve farklı sınıfları ortak bir paydada buluşturan hikayesi diyebilirim.

Kitap hakkında son olarak ekleyebileceğim şey ise Yeşilçamvari sonu olur. Bu kadar üst düzey felsefi fikirler barındıran kitabın ♪♪ acılar, acılar, şimdi gözümde canlandılar ♪♪ tarzında epey varoş bir sonla bittiğini üzülerek söylemek isterim.

Kitap şahane desem, muhtemelen ilk 100 sayfayı okurken biraz ecel terleri döküp beni hayırla (!) yad edeceksiniz ama 100 sayfayı atlatınca ne iyi bir şey okudum ben diye kendinizi tebrik edeceksiniz.

Bu arada hikaye 2010 yılında filme uyarlanmış. Filmin Türkçe ismi: Yaşamaya Değer.

Kirpinin zarafeti alıntı

  • Her şey vaktinde gelir.... Beklemeyi bilen için her şey vaktinde gelir.
  • Zaman içinde zamandışı... Ancak iki kez mümkün olan bu nefis kendini bırakışı ilk kez ne zaman hissettim? Tek başımıza olduğumuzda hissettiğimiz huzur, yalnızlığın dinginliği içinde kendimize dair bu keskinlik, bir başkasının suç ortaklığı halindeki eşliğinde yaşanan bu, bırakın gitsin, bırakın gelsin, bırakın konuşsun'a kıyasla hiç kalır. Bir erkeğin yanındaki bu mutlu dinlemeyi ilk kez ne zaman hissettim? Bugün, ilk kez...

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Kitabı listeme aldım, teşekkürler.
    Başladığın alıntı da son döneme harika bir tesadüf olmuş gerçekten. ^^
    Ve ben de kitapların zamanı olduğuna inanıyorum ama benim kitaplığımdaki birçok kitabın da zamanı geçti, biriktirmemeye ondan karar verdim. Zevkler ve kafa yapısı değişiyor çünkü.*-*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu çok doğru, bir zaman sonra ben bu kitabı ya da bu yazarı neden almışım ki diyor insan.

      Sil
  2. Kitabı ben de bı ikinci el kitaplar satan bir dükkandan almistim. Ve öylesine elim giderek almıştım. Okumaya yeltenmem ise geçen sen olmustu ama bahsettiğin o yüz sayfayı asamayip kitabı öylece bırakmıştım. Halbuki yarım kitap bırakmadan hiç hoşlanmam... Kitap hakkindaki yorumunu okuyunca ilk fırsatta tekrar elime almaya karar verdim ��

    YanıtlaSil
  3. İlk olarak filmini izledim ,ve sonrasında kitabını okudum , beni çok etkilemesinden dolayı şuan buradayım. ''bir insanın bir çok vasfı olabilir''. Bir kirpiye benzetiyorum dıştan bakınca dikenli bir kale gibi korunaklı ama bana öyle geliyor ki içini görebilsek, aslında hiçte uyuşuk olmayan nevi şahsına münhasır sadece göze bakmaktan sakınan son derece zarif o yaratıklar gibi sanki'', 'nasıl öldüğün değil öldüğünde ne yaptığın umursanmalı'.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten güzel, kaliteli bir kitaptı.
      Yazdığın alıntılar da kitabı özetler nitelikte.

      Sil