Evlilik Korkusu Olan Kadınlar

Geçenlerde çeyiz alışverişi hakkında yazdığım bir yazının altına evliliğin manevi kısmından da bahseder misin diye bir yorum gelmişti. Evlilik nasıl gidiyor, tavsiye eder misin gibi yorumlar da alıyorum.

Sonra anladım ki benim gibi evlilik korkusu olup evliliği erteleyenlerin en çok merak ettiği konu bu: Bir erkekle yaşamak, evlilik hayatı, geçim dirlik nasıl oluyor? Korktuğumuz gibi mi?

Çok dağınık ve geniş bir konu ama toparlayabildiğim kadar, 9 aylık evliliğin bana verdiği yetkiye dayanarak anlatmaya çalışayım.

Tanışma süresince en çok dikkat etmeniz gereken şey karşınızdaki insan anlayışlı mı, alıcı mı, dediğim dedik bir insan mı? Açık fikirli mi? Değişime, yeniliğe açık mı?

Bu bahsettiklerim bir evliliğin temel yapı taşını oluşturuyor sanırım.

Ama tek taraflı da değil, bu meziyetlerin aynısının sizde de olması gerekiyor. İki tarafta bu temel yapı taşları varsa evlilik içinde yuvarlanıp gidiyorsunuz. 

Herhalde bekarken aklıma en çok gelen genel düşünce şuydu; farklı kültürlerde yetişmiş iki insan bir evin içinde nasıl yaşayacak, insan aynı anne babanın yetiştirdiği kardeşiyle fikir çatışmaları yaşarken bambaşka biriyle bir hayatı nasıl sürdürecek?

Ama sorunun cevabı soruda gizliymiş. Elbette fikir ayrılıkları yaşanacak. Ama bu süreci nasıl yönettiğiniz sizin olgunluğunuzla alakalı. Arkamıza bakınca Fadıl ile hem fikir olduğumuz belli başlı konulardan biri şu: 20'li yaşların başlarında evlenseydik birbirimizi bu kadar güzel idare edemezdik. En büyük şansımız kendimizle olan kavgamız bittikten, dinginliğe kavuştuktan sonra evlenmiş olmamız.


Kendi açımdan ben yaşam alanında her şeye takan, çok titizlenen, biri değilim, Fadıl da öyle. Yani diş macununu ortadan sıkmamız ikimizi de rahatsız etmiyor. Annemin bir arkadaşı vardı, eşini kapının önünde soyup öyle eve alır, ayakkabıdan çıkardığı çorabıyla eve basmasına izin vermezdi. Yengemin yengesi ev halılarını fırçalıyor ve halıda ayak izi oluşmasın diye havada yürüyorlar. Hahah :D Yani uç örnekler verdim ama çok titizlenip adamı darlayan, geren hem de kendisi gerilen biri değilim. 

Benim görücü usulü görüşmelerde ilk sorduğum sorulardan birisiydi, agresif biri misiniz?

Çünkü kendim kolay kolay sinirlenen biri değilim, karşımdaki insanın da stres yumağı olması benim enerjimi sömürür ki Fadıl'ın en sevdiğim özelliği bu: Gergin olmaması.

Yükseldiğimiz zaman gülmeye başlıyoruz, biri mutlaka alttan almasını biliyor. Ama tekrar ediyorum, bunun yaşlarımızla çok ilgisi var. Kriz yönetmeyi biliyoruz.

Evlenmenin üzerinize bindirdiği sorumluluklar elbette var. Ve bekarlığın sultanlığı, sorumsuzluğu, kendi başınalığı da mükemmel ama nereye kadar... Evet, bekarlığın da tadı sonuna kadar çıkarılmalı ama evliliğin de verdiği sorumluklara değecek hoş tarafları var.

Çok iyi anlaştığınız bir arkadaşınızla aynı eve çıktığınızı düşünün. Fazladan naz falan da yapabiliyorsunuz. Haha! Elbette aynı zevke sahip olduğumuz şeyler de var, ayrıldığımız şeyler de... Bu noktada da arada kendi zevklerinize yönelip karşındakine kendi özgürlük alanını tanımak da güzel.

Bir de karşındakine çok erkekleşmemek gerekiyor. İki taraf için de bu böyle. Erkek onun görevi tabi yapacak diye düşünmüyor, karşısındaki insanı takdir ediyor, minnet duyuyorsa işte o evlilik yürür diye düşünüyorum. Yine kadın hayat müşterek tabi yapacak, yapsın diye erkeği baskılamak yerine, yaptığı her şey için aynı şekilde minnet duyup bunu da dili ile ifade ederse... İnanın tatlı dilin yaptıramayacağı şey yok. Yeter ki karşınızdaki insanı takdir etmeyi bilin... Bilmiyorum biz böyle birbibimizi gazlaya gazlaya gidiyoruz ve geldiğimiz yer fena değil.

Arada aşırı seviyorsunuz, arada benim burada ne işim var diye sinir oluyorsunuz ama hayatın her kısmında bu var. Bekarken de anne babanıza böyle yükseldiğiniz zamanlar olmuyor mu?

Ama genel olarak size başarılı bir evliliğin en önemli kısımlarından birini de eklemek istiyorum;

Nişanlı olduğunuz zamanlardan başlayarak ilişkinizi yıpratmamak! Şunu aldın, şunu yaptın, şunu almadın, şu neden böyle oldu, bu neden böyle olmadı alanlarına girmeden, beklentiyi en aza indirerek ilişkinizi korumaya çalışmak. Küçük şeylerden arıza çıkarmamak. Yıpranmış bir ilişki üzerinden devam etmek, birbirini kırmamak evlilik hayatına bir sıfır önde başlamanızı sağlıyor.

Başka ne desem bilemiyorum. Ama özellikle benim gibi evlilik fobisi olanlarınız varsa istediğinizi sorun, yazarım yine. ^^

Yorum Gönder

13 Yorumlar

  1. Güzel yazı olmuş benim de merak ettiğim bir husus var. Ev işleri konusunda nasıl paylaşım yapıyorsunuz? Ya da yapıyor musunuz? Benim annemde babam da üniversite mezunu okumuş insanlar olsa bile hala annem kızım abin yapamaz sen yap kızım kızlar ev işi yapar sonra seni kimse almaz diyip duruyor. Ben de kadınlar eğer okumuyorsa çalışmıyorsa vs. evin işini sorumluluğunu yüklenmesine tamam diyebilirim çünkü erkekler tüm gün çalışıp evi geçindiriyor. Fakat benimde okuduğum çalıştığım ve eşit statütüde olduğumuzu düşündüğüm eve katkı sağlayan ayrı bir birey olacağımı düşününce evlendiğim bir insanla ev işlerini de paylaşmanın gerekli olduğunu düşünüyorum lakin annem hayaller aleminde yaşadığımı söylüyor. Senin düşüncelerin nedir bu konuda Nabrut?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendi adıma şöyle;
      Ben freelancer çalışıyorum. Fadıl ise tam zamanlı çalışıyor. Böyle olunca evdeki işlerin elbette çoğunluğu benim üzerime düşüyor. Ben de tam zamanlı çalışsa idim Fadıl bana yardım etmeyecek, kaçınacak biri olmadığını karantina dönemlerinde 3-4 gün eve hapsolduğumuz bana gösterdi. Karantinada temizliği o, yemekleri ben yaptım. Allah razı olsun ama ona hiç tabii yapacaksın diye baskı uygulamadım, hep minnet duyup bunu gösterdim. Bence benim bu tavrımın onun bana olan katkılarında büyük payı var. Erkekle inatlaşıp üstüne gidersen yapmaz bence çünkü onların karakteri de böyle. Burada kadın biraz akıllı davranacak. Ha bazı erkek de var ki asla yapmıyor o zaman da bana yardım etmiyorsun, diye kavga gürültü yapmak yerine erkeğe düşen kısmı yardımcı kadın alarak yapacaksın, sen yapmıyorsan bunun maddi yükünü almak zorundasın kısmında anlaşacaksın. Çünkü annen haklı, erkekler bu konuda çok sorumluluk alacak durumda değiller. Çamaşır birikmiş ben şunları bir makineye atayım demeyecek. En fazla gel beraber asalım bana yardım et kısmında yardımcı olacak. Yani kadına daha fazla yük biniyor ve kadın da tam zamanlı çalışıyorsa daha ilk başta bunun maddi yükünü yani bir yardımcı almayı kabul ettirip öyle yola çıkmak gerekiyor. Çünkü ben hem çalışacağım hem eve gelip her şeye koşturmaya çalışcağım erkek de televizyon karşısında zaping yapacak artık yok öyle bir dünya. Ama işte tekrar ediyorum bu konuda karşındakine uslübüne dikkat edersen yaptıramayacağın şey yok bence ^^
      Off koca bir yazı çıkar bu konudan susuyorum.
      Çok öptüm.

      Sil
  2. Görsel çok itici olmuş korkuttu.
    Evlilik için 5 yıl verirler 5 yıldan sonra devam edersen bir ömür mutlu olursun derler de derler😊 bekarlığın sonu yok da evlilik de kısmet işi iyi insanı bulmak da zor .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahah :D Başlık korkuydu demek ki isabetli bir görsel olmuş :D
      Zor haklısın bunu benim kadar iyi kimse bilemez. Geçirdiğim süreçlere şahit olmuş birisin biliyorsun.
      Rabbim herkesin gönlünün muradını versin.

      Sil
    2. Evet en büyük şahidinim uzun zamandır takip ettiğim tek blog başka yok😊😊 rabbim gönlündekinin en iyisini her daim versin . En iyisini hak edenlerdensin görmemiş olabilirim seni ama düşüncedaş olarak adlediyorum .. kendine iyi bak mutluluklar daim olsun 😊💓💓

      Sil
  3. '' farklı kültürlerde yetişmiş iki insan bir evin içinde nasıl yaşayacak, insan aynı anne babanın yetiştirdiği kardeşiyle fikir çatışmaları yaşarken bambaşka biriyle bir hayatı nasıl sürdürecek?'' bu soruyu son bir kaç senedir sürekli kendime soruyorum, hem de aynı cümlelerle. ama cevabını hiç veremedim. 27 yaşındayım ve bu zamana kadar hiç korkum yoktu. Ama etrafımda evlenip de bir kaç ay içinde boşanan, nişan atan o kadar çok insan oluyor ki artık, ne oluyor bu insanlara diyorum. Ne oluyor da, evlenmeden önce birbirlerinin aşkından ölen iki insan, aynı eve girince can düşmanı haline geliyor? Boşanmak da nişan atmak da çok zor imtihanlar. ya ben de yaşarsam korkusundan, ' evlenmesem de olur sanırım ' gibi saçma bir düşünce baş göstermiş bende, hiç fark etmedim:( Çok güzel yazmışsın Nabrut, ne çok toz pembe, ne çok soğuk, teşekkürler güzel deneyimlerini ve düşüncelerini paylaştığın için. Allah muhabbetinizi artırsın inşallah ^^ Sadece bir soru sormak istiyorum, düşüncelerin paylaşırsan mutlu olurum - takipçilerin de tabii. Maalesef ki, sinirli bir yapım var. bunu törpülemeye çalışsam da, bir yere kadar yapıyor insan:( Annem de, sinirlendiğim zamanlarda sürekli, çok sinirlisin, seninle geçinmek ne kadar zor diyor :( Ünv de ev arkadaşlarımla gayet güzel geçindiğimi biliyorum, ama annem böyle deyince ödüm kopuyor :( Sen ne düşünüyosun :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim öncelikle. Amin...
      Anneler öyle der, bakma sen. Evlilik farklı bir şey. İnsan anne baba evinde kendi düzeni olmadığı için kuşak çatışması da devam ettiği için biraz daha agresif oluyor. Bunu da anne baban koşulsuz sevdiği ve sevmeye devam edeceğini bildiğin için kolayca gösteriyorsun.
      Ama evlilikte kendini törpülüyorsun, geçinmen ve sürdürmen gereken bir evlilik olduğu için otokontrolün artıyor. Rahat ol bence. Umarım yardımcı olmuştur yazdıklarım.
      Ve yaş itibarıyla da artık aktan gözü kör olacak yaşı geçmişsin ayağın yere sağlam basıyor, Allah'ın izniyle öyle başarısız bir evlilik yapacağını sanmıyorum. Gönlün rahat olsun. Rabbim utandırmasın

      Sil
  4. Evli birisi olarak evlenmeden önce evlilik korkusu taşımadim,polyananin aşık versiyonuydum,benimki pembe bulutların üstünde mutlu bir evlilik olacaktı.Suan korkacak olsam boşanıp 2.kez evlenmeye korkardım.bazen eşimle ciddi sorunlar yaşadığımda aklıma geliyor da;ya iyi tanıyamadan yine hata yaparsam,ya yine kandırılirsam.yine içimdeki dul polyanna hayır bu sefer en güzeli senin olacak çok mutlu olacaksın diyor.simdi eşimle yaşadığım sorunlar genellikle saygıyı kaybetmekle bağlantılı, diğeri kocanın sorumluluk almak istememesi.Onun tek işi çalışıp para getirmekmis.o halde bile bekarlık pijamaları ile geziniyorum kimse bilmese de onları bile görmezden geliyorum.ben evlilik insanıyım ama eşim kesinlikle anasının evinde bekar kalmak için doğmuş keşke aşk meşk işlerine hiç bulasmasaydi oyhhh.evlilik hayatımda en mutlu olacağımı sanıp ta şimdiye kadar en mutsuz olduğum zamanlar.belki değişir.icimdeki polyanna beni terket😜

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunları okurken arada kahkahaların kulağıma geldi sanki. Böyle neşeli bir kadın. Delisi dışına, sıkıntılarını gülücüklerinin arkasına saklayan biri...
      Sevgili Pollyanna umarım her şey gönlünce olur. En azından bundan sonra...

      Sil
  5. nabrut o yorumu yazan bendim.:) böyle güzel bir yazıya vesile olduğum için gurur duydum. ben aslında genel olarak beni uzaktan hoş yüzümü görenlerin naif bulduğu ama içten içe bilenlerin sert bir yanında var dedikleri bir kızım. hatta çoğu arkadaşım güzel olmama rağmen yalnız olmamı bununla açıklar . erkekler sana yaklaşamıyor der bana. ben de haliyle evlilikte bir erkeğin yeterince huyuna suyuna gidememekten korkuyorum. kadınların tatlı dille herşeyi yaptırablieceğini biliyorum da o tatlı dili yapamam diye korkuyorum. üstelik pasif söz dinleyici erkek tiplerinden de pek hoşlanmıyorum . yani öyle birini alıp her dediğimi yaptırayım bari diyemem de. o yüzden ne yapacağımı şaşırıp biraz korkuyorum. üstelik her şeyin biraz oyuna dönmesini de istemiyorum yani eşimin yanında olduğum gibi davranmak istiyorum onu gerçekten sevmek istiyorum. çok şey istiyorum değil mi nabrut :) nabrut yorumunu bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumlarının sonuna bir rumuz ekle lütfen ^^
      Hem pasif erkek sevmiyor hem de dominant bir karakterin varsa evlilikte çatışmama ihtimali imkansız. Yaşının kaç olduğunu bilmiyorum ama zamanla olgunlaştıkça kendini törpülersin diye ümit ediyorum.
      Oyun kısmına gelirsem o sadece ve en fazla nişanlıyken olur. 7-24 birlikte yaşadığın birine oyun yapamazsın ki ^^
      Akıllı bir kadınsan kendini değiştirip tatlı dilli olmaya kendini zorlamalı, sertliğini kırmalısın. Sana abla tavsiyesi olarak verebileceğim şey bu. Çünkü karlı sen olacaksın ^^

      Sil
  6. Gün gelecek Nabrut evlilikle ilgili tavsiye verecek deselerdi ☺️ Ya işte zaman en iyi öğretmen, evlilikle ilgili çok yorum yazmışımdır bu blokta ama ilk defa okuması çok keyifli oldu. , görsel gerçekten bir irkiltiyor ama yazıya uygun olmuş :)

    YanıtlaSil
  7. Aslında yazını bir süre önce okumuştum ama bir türlü yorum yazmaya fırsat bulamadım, malum ben de kısa yorum yazamayanlardan :D

    Ellerine sağlık, harika bir yazı. Aslında benim şu anda evlilikle alakalı bir planım yok ancak önüme bir kısmet çıkarsa da bunu sadece önyargılarım/korkularım sebebiyle görmezden gelmek istemiyordum. Bu sebeple bir süredir evliliği algılayış şeklim üzerine çalışıyorum. Bu yazın da tam üstüne geldi :d

    Kendimde fark ettiğim algısal sorunlardan biri, evlilik kavramı zihnimde o kadar yüksekte ki aşağıdan sadece yük gibi görünüyor. Bu bilerek yaptığım bir yüceltme olmadığı için de dengeyi nasıl kuracağımdan emin değildim. Bu yüzden olsa gerek, "Çok iyi anlaştığınız bir arkadaşınızla aynı eve çıktığınızı düşünün." cümlesi, ilk okuduğumda da beni çok etkilemişti. Resmen evlilik bir anda gözümde normal seviyeye indi. Hem zorluğu, hem mutluluğu bir arada gösterebilen bir betimleme. Allah resmen duymaya ihtiyacım olan bir örneği, senin kaleminden bana iletti. Allah razı olsun.

    Ayrıca yazındaki farklı bakış açıları, bana evlilikle alakalı duyduğum yorumların ne kadar taraflı olduğunu fark ettirdi. E tabi insanın bir duyguyla eşleştirdiği kavramı, o duygudan ayıramadan anlatması da gayet normal. Ama senin olabildiğince tek taraflı duygudan arındırılmış bu yazın, benim için gerçekten çok gerekliymiş :d

    Son olarak, yukarıdaki yorumlara yazdığın erkeklerin ev işlerine yardım etmesi, evlilikle ister istemez otokontrolün artması gerektiği gibi değindiğin noktalar da çok önemli bence. Çok okunur mu okunmaz mı bilmiyorum ama bir yazında bulunsalar sevinirdim.

    YanıtlaSil