Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir Konusu / Kitap Yorumları

Sanırım ben çok fazla Türk yazar okumuyorum.
Sebepleri çok; 
Bazılarının magazinel şöhretinin kitaplarının önüne geçmiş olması, Elif Şafak ve biseksüelliği gibi...

Bazılarının siyasi duruşunun sürekli değişiyor olması,
Zülfü Livaneli'nin Yiğidim Aslanım Orada Yatıyor şarkısının muhatabında bir türlü sebat edememesi gibi...

Bazılarının ideolojilerini paylaşırken çok fazla nefret kusması,
Örnekler saymaklar bitmez...

Yazarın çok fazla ön planda bulunup kitabı, karakterleri sürekli yazarla özdeşleştiriyor olmam ve gerçeklikten kopuşum...

Ve daha bir çok sebep...

Bu gibi sebepler beni yazarın karakterlerine ön yargısız yaklaşmamı engelliyor ve bu yüzden de klasikler haricinde çok fazla Türk yazar okuyamıyorum.

En son 8 kitap siparişi verdim, bunlardan sadece 2 tanesi Türk.

Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir kitabı da, Türk bir yazar, Sezgin Kaymaz'a ait. 

Sezgin Kaymaz kim, bilmiyorum. Sadece seveni çok olan, seriler halinde kitaplar yazan bir yazar olduğunu biliyorum, daha fazla da arama yapmak istemiyorum, çünkü bazen Ignorance is bliss!-Cehalet mutluluktur.



Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir konusu şöyle;

Musa, ismin Musa olarak seçilmesi de dikkate değer, tüm ailesini, o zengin debdebeli hayatı, işini arkasında bırakır ve yeni bir eve taşınır. Ama taşındığı yeni mahallede bazı tuhaflıklar olmaktadır, anlamlandıramadığı olaylar. Hii, bir de eve geceleri peri gelmektedir.

Kitabı son dakikaya kadar sonunda bir şey olmazsa, bu kadar başarısız diyaloğu boşu boşuna okuduysam, çok sinirleneceğim, diye gerile gerile, zor zoruna okudum. Evet, diyalog metinleri ilkokul çocuklarının arkadaşlarınızla aranızda geçen bir diyaloğu yazın temalı ödevlerine benziyordu, şahane bir fikri olan bu kitabın diyaloglarının bu kadar başarısız olması, ilginçti. 

Kitabın sürprizi ise sonundaydı. Sonunda sizi ters köşe yapan hikaye, iyi ki okumuşum dedirtse de sonuna gelene kadar harcadığınız çaba epey yoruyor, demedi, demeyin. 

Eğer bu kitap, roman değil de öykü yapılsaydı, sadete hızla varabilseydi, şahane bir kitaptı diyebilirdim. Ama sadete giden yolda epey yorduğu için okuyun, mutlaka okuyun diye yorum yapamıyorum.

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Çokça katılıyorum eski türk yazarları dışında günümüz yazarlarının kitaplarını okumuyorum okuyamıyorum çünkü yazar değil de oyuncu/şarkıcı gibi davranıp magazin gündemi olma çabaları Elif şafağı eskiden severdim ama yaşadığı topluma ayak uydurma çabası mı yoksa gündem olma çabası içinde bulunması bilmiyorum yaptığı röportajlar beni kendinden iyice soğuttu.Siz yazarsınız oyucular/şarkıcılar yaşamlarıyla görsellikleriyle önde olabilir ama siz best seller olmak için onlar gibi sansasyon yapmamalısınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen ben de böyle düşünüyorum ve protesto ediyorum, sonra neden Türk yazarlar okunmuyor diye veryansın ediyorlar

      Sil
  2. Ben de size katılıyorum, bazı popüler Türk yazarların üzerinden yapılan reklam çalışmaları beni benden alıyor. Ama Türk edebiyatında öykü üstadı olarak gördüğüm Mustafa Kutlu kitaplarından okumanızı tavsiye ederim, tadı damakta kalıyor 😍 diğer bir yazar olarak da Hasan Ali Toptaş'ı öneririm, eğer gerçek edebiyat okumayı, bazen de sarsılmayı seviyorsanız :) çokça sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende Menekşe Mektuplar kitabı vardı, ya da öyle bir şeydi ismi hatırlayamadım ama nedense beni içine almadı. Hasan Ali Toptaş üstad zaten ki çevirileri bile esaslıdır :) Tşekkür ediyorum öneriliern için

      Sil
  3. kitabı okurken tıpkı sizin gibi diyaloglardan o kadar sıkıldımki. Aynen öyle düşündüm, boşuna mı okuyorum tüm bunları.. ve yine dediğiniz gibi sonu ters köşeydi güzeldi fakat bu kadar uzatmaya lüzum yoktu

    YanıtlaSil