--Untitled--

Şemspare bana dedi ki,
sana sorular sorsam sende blogunda, kendini anlatırcasına bir yazı bulundurmuş olsan? 
Ne güzel fikir, dedim. Sonra o, sordu ben cevapladım.

Öncelikle blog isminden başlayalım, eminim ki hepimiz merak ediyoruz isminin nedenini. Neden Nabrut? Neden Nabrut Fıdıllıoğlu?

Fıdıllıoğlu soyadı şu postumdan sonra çıktı.
İlk başlarda sadece Nabrut idim. Nabrut'un manasını ise affınıza sığınarak şimdilik paylaşmak istemiyorum.

Peki şimdi de blogunun tarihçesine inelim. Blog açmaya nasıl karar verdin, seni blog açmaya iten, cesaretlendiren durumlar/kişiler oldu mu?

Birilerinin okuyacağı şeyler yazmayı hep sevdim. Hayatım boyunca günlüklerimi hiç saklamadım biliyor musun? Hep birileri bulup okusun istedim.
Sonra blogosferde buldum kendimi. Blog okuyucusu iken, 2010 yılında artık bende yazmalıyım dedim.
Biri cesaretlendirdi diyemem.Çünkü müstear isimle yazacaktım, kimse bilmemeli idi.

Şimdi de Nabrut’un kişiliğinden bahsedelim istiyorum, ne dersin? Nabrut nasıl biridir, duygusal mıdır ya da soğukkanlı mıdır? Güçlü biri midir Nabrut yoksa gece yatağında sessizce ağlayan bir çocuk mu taşıyor içinde?

Bunların hepsi benim. Tutarsızım. Kova burcuyum. Yükselenim Koç. Zor bir insanım.
Hatta çoğu zaman çekilmezim. Ama çekilmez olduğumu bilediğim için beni çekmeniz kolaydır.
Beni tanıyor gibi sormuşsun, evet çok güçlüyüm, her şeyi kendi içimde yaşayıp atlatırım.
Aşırı soğukkanlıyım. İnsanları korkutacak kadar. Hatta zaman zaman büyük olaylarda bir heyecanlan, bir tepki ver, seni silkmek istiyorum gibi sözler işitirim.

Peki genel olarak Nabrut’un bir günü nasıl geçiyor? Kitap okumak, dizi/film izlemek, düşünmek, yazmak, müzik dinlemek günlük yaşantısının ne kadarını meşgul ediyor Nabrut’un?

Bu soru beni ağlatabilirdi.
Hayatımın büyük bölümünü derslerim işgal ediyor.
Hafta içi her gün okuldayım. Eve gelince bir bölüm dizi izleyip zihnimi boşaltmaya çalışıyorum. Müzik hiç dinlemem.
Hafta sonları deniz görmek için gayret ediyorum.
Tüm bu koşturmaya rağmen haftada bir tane kitap bitirmeye çalışıyorum.
İyi bir şey yapmışsam kendime ödül veriyorum. Bir kafeye gidiyor, bir kahve söylüyor, kitap okumaya başlıyorum.

Biraz iç dünyana yol almak istiyorum, umarım bir mahzuru yoktur? :) Nabrut hayata nasıl bakar? Yani yorgun mudur hayata bakış açısı yoksa gözlüklerini Polyanna’dan mı ödünç almıştır? Her şeyin bir gün harika olacağına inanır mı Nabrut?

Hep pozitifimdir. Bazen fazla, gereksiz pozitif. Uçurumdan düşerken olmayan paraşüt ihtimaline tutunan biriyim.
Yorgun muyum? Yorgun değil ama çok erken olgunlaştım. Bunun da negatif geri dönüşleri oldu. Her zaman ne zeki bir çocuk gibi sözler işittim. Çünkü boyumdan büyük laflar ettim ama hiç sanılan gibi zeki biri olmadım. Sadece doğru kelimeler seçtim. Bu da beni süsleyip zeki biri gibi gösterdi.
Not: Bir kadının zeki olmadığını açıklaması çok büyük bir itiraftır.

Nabrut’un kişisel uğraşları var mıdır? Fotoğraf çekmek, resim çizmek, dikiş/nakış vb. uğraşlara sahip misin?

Fotoğraf çekinmeyi daha çok seven taraftayım. Bunun haricinde çöp adam bile çizemem.
1 yıl dikiş kursuna gittim ama düzenli değil. Takı tasarım atölyesinde 1 yıl ders aldım ama onu da yapamıyorum artık, vakitsizlik.
Pasta börek tatlı yapmak ilgi alanım arasında, son zamanlarda pek mutfağa uğrayamasam da.
Ama en büyük hiç bırakmadığım hobi ya da uğraşım Blogger olmak diyebilirim.

Benim gibi çaylak olan bloggerlar bilir ki ilk blog açtığımızda bir veya daha fazla blogu kendimize örnek alırız, bir gün onlar gibi iyi bloggerlar olmak isteriz. 
Mesela röportaj yapıyorum diye demiyorum ama sen benim örnek aldığım bloggerlar arasındasın.:) Peki senin örnek aldığın bir blogger var mıydı?

Her zamanki gibi çok incesin. Teşekkür ederim. Mahcup oldum.
Bir blog açmadan önce sadece moda ve yemek bloglarını takip ediyordum.
Bense kişisel bir blog tutmak istediğim için onları örnek almam mümkün olmadı tabi. Ama bu bana bir avantaj sağladı, ''kimseden esinlenmeden kendi yolumdan gidebilme esnekliği.''
Uzak doğu ile ilgili örnek aldığın bir blog dersen, o zamanlar uzun uzun dizinin tümünü anlatan, uyarmadan spolier veren, tüm replikleri ya da gifleri Tumblr'dan alıntılayan bloggerlardan ne yapmamam gerektiğini örnek aldığımı söyleyebilirim.

Hepimizin bildiği üzere blogun Uzak doğu ağırlıklı yazılardan oluşuyor. Peki, ne zaman tanıştın Uzak doğu ile? Şuan ki Uzak doğu hayranlığını(!) nasıl değerlendiriyorsun?

Sadece hafta sonu Uzak doğu postları giriyorum.
Ama blogumun çok eğlendiğim bir bölümünü oluşturuyor.
Nasıl tanıştım kısmına gelirsek;

2009 senesiydi sanırım, arkadaşım Trt'de bir dizi var, kız sana benziyor, mutlaka izle dedi.
Hiç üzerinde durmadım. Baskılarına devam etse de ben ciddiye almadım.
Sonra Trt'de Düşlerimin Prensi dizisine denk geldim. Bayıldım tabi.
Kaçırdığım bölümleri İnternet'ten izledim. Arkadaşımın bahsettiği de buymuş zaten.
Yeh'e beni benzetmiş. Amuda kalkıp şaşı bakarsanız ancak benzerim. Hhaha! Siz ona bakmayın tabi. Çekik gözlü herkese benziyorum ona göre.
Neyse bu hikaye çok uzun, toparlarsam o diziden sonra araştırıp önce tüm çevirilen filmleri izledim. Sonra dizileri de çevrilmeye başladı, derken bu gün bu noktadayım.

Uzak doğu hayranlığı kısmına gelecek olursam; sorduğun soruyu anladıysam eğer, aykırı hal ve hareketler için ergenlikte olur öyle şeyler diyorum, çok üzerinde durmuyorum açıkçası.
Ve ekliyorum, ergenken tüm duygular en uç noktalarda doyasıya yaşanmalı.

Sorular burada bitmiyor. Devamını okumak isterseniz Şemspare'nin bloguna uğrayabilirsiniz.

Şemspare'ye not: İnceliğin, hanımefendiliğin, mütevazılığın ile beni kendine hayran bıraktın.
Bu güzel soruların için çok teşekkür ediyorum.
Blogger dünyasında ve her daim Allah yolunu açık etsin.
Imm Koreliler ne der bilirsin. ''Fighting''...


Yorum Gönder

14 Yorumlar

  1. bu posta bayıldım ne incesin sen :)

    YanıtlaSil
  2. Nabrut ve Yaşam'ını okumayı seviyorum.

    YanıtlaSil
  3. Nabrut'a not: Samimiyetin, içtenliğin, Ooo Şems'im diyişinle beni kocaman gülümsettin.
    İnşallah çoook daha güzel yazılarda Şems&Nabrut işbiliğine devam edebiliriz.
    Bu süreç benim için inanılmaz keyifliydi, tekrardan içtenliğine teşekkür ediyorum :)
    Korelilerin deyişiyle bize 'Faytink!' :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bende aynı zevki aldım sana da yazdığım gibi yazmak isteyip biri sorsun diye beklediğim şeylermiş farkında değilmişim gibi hissettim.

      Sil
  4. Çok içten bir röportaj olmuş seni sevmemizin bir nedeni de içten olman sanırım :) Yepte pek konuşma fırsatımız olmadı ama blogunu görünce ''A Nabrut'un blogu varmış'' demiştim ve buradan konuşma imkanı buldum. İyi ki açmışsın blogunu severek takip ediyorum.

    Aslında yazmak istediğim tonla şey var ama bir türlü toparlayamadım. Bu arada burçdaşmışız sevindim :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumların hep beni mutlu ediyor. enerji veriyor.
      iyi ki yollarımız bir yerde kesişmiş diyorum.
      Kova mısın? ah bak buna iki kat sevindiğim söylemeliyim çok severim burcumu ve burcum insanını :)

      Sil
    2. Biliyor musun bu yorumu ilk okuduğumda üzerime alınmamıştım. ''Yoo sana demedim ki zaten'' dermişsin mavi ekran olurum herhalde :D Bana dedin değil mi? :) (Hala inanmakta zorluk çekiyor :D)

      Neyse üzerime alınmadığımın nedeni ne diye sorarsan ben yorumlarımı hep sıkıcı buluyorum. Evet biz bloggerlar olarak yorum bizim için vazgeçilmez bir şey ama benim yorumlarım kendi düşünceme göre işte sıkıcı. Seni mutlu ettiğini dahası enerji verdiğini okuyunca bir tuhaf oldum o yüzden ne desem hissettiğimi açıklayamam burada görev sana düşüyor komşu bir zahmet anlayıver beni :D

      Sil
    3. komşu anladım ben sen zahmet etme :D

      Sil
  5. Çok hoş bir röportaj olmuş böyle yazıları seviyorum yüzünü görmediğim pek sevgili blog sahibemi biraz daha tanımış oluyorum.teşekkurler ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim asıl. yorumlarda ismini görünce çok tanıdık biri gibi geliyorsun neden böyle hissediyorum bilmiyorum

      Sil
  6. Güzel bir röportaj olmuş .Seni daha yakından tanımış olduk :)

    YanıtlaSil