Ne Zahmet Ettiniz

Bazen misafiri çok seviyorum, bazen o kadar yorgun oluyorum ki, kafam kaldırmıyor.
Bu ''kafam kaldırmıyor'' deyimini de anneannem çok kullanır. Artık bende kullandığıma göre ruhum anneannemin yaşına ulaştı demektir.

Kafam kaldırmadığı zamanlar dışında, misafir benim için keyifli bir gözlem sürecidir.
Şurada misafir tipleri diye bir yazı yazmıştım, hatırlarsınız.

Şimdi de misafirlere söylediğimiz, gereksiz teşrifat sözlerinden bahsedeceğim.

Eve kendi arkadaşım gelse ve bi' kutu pasta getirse mesela;
-ooo ne iyi yapmışsın, ne güzel yeriz şimdi, kesene bereket, derim.
Annemin misafiri geldiğindeyse;
-ayy ne zahmet ettiniz, ne gerek vardı, blaolop bloplop bir sürü nezaket cümlesi sarf ederim, çünkü mahalle baskısı böyle sözler sarf etmeyi gerektiriyor.

Bu ''ne zahmet ettiniz'' kalıbının gelen misafirde karşılığı da şöyle oluyor:
Siz ev sahibi olarak pastalar börekler döktürüyorsunuz ya;
misafirin aslında gözleri yuvalarından çıkacak gibi olsa da, ağzından çıkan kelimeler şunlar:
-bunca çeşide ne gerek vardı?, ne çok zahmet etmişsiniz.

Samimiyetsiz bir toplumuz vesselam.
Zahmet etmesek falancalara gittik de, iki çeşit koydular önümüze diye, arkamızdan dedikodu yapacaktın ya abla, ondan zahmet ettik.
Neyse.



Oğlu olmayan ya da oğluna yaşım tutmayan teyzelerin değişmez repliği; keşke bir oğlum olsa da seni alsam.
Benimde değişmez cevabım;
-olsun benim daha evlenmeye niyetim yok, beklerim.
Ve kaçınılmaz son, kahkahalar...

Birde;
en son evden çıkarken kullanılan gereksiz uğurlama sözleri, ve o hiç tutulmayan sözler beni çileden çıkarır.

Gene bekleriz.
Yalan.

Bunu saymayız.
Yalan.

Arayı açmayalım.
Yalan.
Arayı açmayalım denilen misafirlerle genellikle yılda bir kez anca görüşülür. Ara olabildiğince açılır.

Ara not:Tabii bunlar protokol icabı mecburen görüşülen misafirler için geçerli. Yoksa gerçekten gene gelmesini arzuladığımız, arayı açmayı istemediğimiz güzel insanlarda var hayatımızda, şükür ki...

Bunlara rağmen; ayaklarınıza sağlık, güzel duadır, severim.

Son olarak şuna değinmeden edemeyeceğim.

Güle Güle ve Allah'a ısmarladık sorunsalı.

Çocukken bu kelimeleri hangi tarafın kullanacağını karıştırmayan biri var mı acaba?
Yolcu edilirken, misafire güle güle mi denilecek, Allah'a ısmarladık mı?
İtiraf etmek gerekirse son yıllara kadar hala karıştırıyordum.
Sonrasında kelimelerin etimolojik manasından yola çıkarak zihnimde bir doğruya oturttum.
Gidene güle güle diyoruz, evlerine gülerek gitsinler diye.
Kalanları en güvendiğimiz yere, Allah'a ısmarlıyor-emanet-ediyoruz. Bir sonraki görüşmemize kadar sağ sıhhatte kalsınlar diye.

Burada siz mi kalansınız, ben mi gidenim?
Güle güle mi desem, sizi Allah'a mı ısmarlasam bilemedim.


Hanım kızları koruma derneği Hacıfışfış-der bildirdi.



Yorum Gönder

24 Yorumlar

  1. Güle güle ve Allahaısmarladık konusunda ben de senin gibiydim, aynı mantıkla daha birkaç yıl önce kafamda oturttum :) Samimiyetsizlik konusunda da sana katılıyorum. Mesela misafirim gelecek, illa ki bir şeyler yapacaksın. Yapıyorum da, sonra gelince ne zahmet ettin kızım, bebeğin de var diyorlar. Ama yapmasan, bizim de bebeğimiz vardı, oo ne misafirler ağırlardım ben, çeşit çeşit pastamı da böreğimi de yapardım diyecekler içlerinden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kıyamam ya. hele ki bebekli evde bu durum beni öldürür. gerçekten ne zahmet ettin dememek için gelmeden yalvarırım bir şey yapma diye söz alırım :D

      Sil
    2. Herkes senin gibi düşünceli değil Nabrut :(

      Sil
    3. fazla düşünmeye gerek yok aslında da insanlar :/

      Sil
  2. herşeyine katılıyorum bu yazının ne kadar haklı tespitler nabrutcuğum !

    YanıtlaSil
  3. Hanım kızların liste başına beni de yazınız nabrut hanım, böyle bir derneğe ihtiyacım var :)

    YanıtlaSil
  4. En güzel misafir, kalıplara mahkum etmeyen misafirdir galiba.. :) :)
    E o da artık misafir sayılmaz ya neyse..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah aynen işte. eve baban işten dönmiş kadar rahatça kapıyı açtığın birileri...

      Sil
  5. Bir de "Aaaaaa! Hoşgeldiniz" var , sanki haberimiz yok geleceklerinden. Nedendir bunca şaşkınlık yıllardır hiç anlayamadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahaha aynen ya. yüzlerde bir hayret ifadesi oluşur hemde :DD

      Sil
  6. Bizde de giden "hayıra karşı" terimi ile uğurlanır. Çok severim. mrl

    YanıtlaSil
  7. Bu hacıfışfış postları favorim Nabrut. Tespit yapmakta üstüne kimseyi tanımıyorum. :D
    - Yeni yeni yayınlar bekleyen Supercel

    YanıtlaSil
  8. cesit cesit pasta borek yapmiyorum.aksam cay misafirine bir cesit tatli yapiyorum.gunduz misafirine de bir tuzlu bir tatli.yeter.misafirlerime kitliktan cikmislar muamelesi yapmak hic hosuma gitmiyor.boylesi cok daha iyi.evime yemek yesinler diye cagirmiyorum.sohbet etmek icin cagiriyorum.
    hanimefendi asel

    YanıtlaSil
  9. bencede misafirden misafire değişir misafir ağırlama tarzı (haaa ben sana özenen blog açmayı düşünen 20 yaşındaki o kızcağız dedim kendimi yorumlarında kanıtlayayım sonra blog işine kakışırım)
    tarz 1 samimiyetsiz ama samimi gözükmen gerkenler bunlar uzak akrabalardır bazende ayda yılda genelde işi düşen komşulardır.. bana göre bu insanlar yüzüne hep zılgıt yerim annemden çünkü ben bunlra hep ters yüzümü gösteririm ..
    tarz 2 bunlarda eve gelen ağırlama zorunluluğu olan bi onlara gitmiştik böyleydi bizde böyle yapmalıyız diye çırpındıklarımız bunlar genelde dedikodu ettikleri için bizde elimizden geleni en iyi yapmaya çalıştıklarmız.. tabi bu 2 tarzda da içimden hiçbir şey yapmak gelmez amam bir de 3. tarz var ki..
    tarz 3 bunlar en yakın olduklarımız ailecek olduklarmız neyse de en yakın arkadaşalımı ağırlamayı severim ben en çok onlara kardeşim diye hitap ettiğimden her anımı paylaşmak isterim herşeyin en güzeline layık olduluklarını düşündüğümden en güzeline gayret ederim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. işte 3. tarz misafire can kurban onlar misafir bile sayılmaz hatta :)

      Sil
  10. Yazının sonunu çok beğendimm :) Bende bu aralar hoşçakalın, güle güle ayırımını yapmaya çalışıyordum. Mantığı güzel kurmuşsun vesselam. Bundan yararlanmalıyım sanırım :)

    YanıtlaSil