Cevap Hakkı "Evde Kalmış Bir Erkek Yazıyor 2"

Yorumlarınız üzerine cevap hakkı doğunca Mehmet Bey yeni bir yazı kaleme almış.

Yazının ilk bölümünü şuradan okuyabilirsiniz.

Nabrut hanım
Yazımı yayınladığınız için öncelikle teşekkür ederim. Gelen yorumları okudum. İnternet ortamı da olsa empati yaparak sizi anlayan insanlar olduğunu görmek beni mutlu etti.  

Yazıyı size yazarken derdimi paylaşmanın yanı sıra amacım biraz da hanımların ben ve benim gibi olan kişileri anlamasını sağlamaktı. Yazı ne kadar uzun olsa da kimi kaçan ve tam anlaşılmayan taraflar olabiliyor.

Herkesin fikrine saygı duyduğumu belirterek kimi eleştirilere de yanıt vermek istiyorum. 

1. Öncelikle en başta şunu belirtmeliyim. Müslüman birinin en önemli vasıflarından birisi emanete sahip çıkmak ve başkalarının o kişiden emin olmasıdır. Yazıklar olsun biz erkeklere ki Peygamberimiz (s.a.s.)’in veda hutbesinde bize emanet ettiği hanımlar bugün bize güvenemez hale gelmiş. Güven sağlamak için de eşini değil, teminat olarak işini ve makamını görmüş. Bunların yanında bir hanımın fıtratı sebebiyle sahip olduğu duygusal ihtiyacını da hep göz ardı etmişiz. Hatta saçma görmüşüz. Oysa Peygamber Efendimiz’in eşlerine olan muamelelerini bir bilseydik…

Bu erkeklerin suçu ne yazık ki Nabrut hanım. Emanete böyle hıyanet edilmemeli idi. Şimdi sıkıntısını da biz çekiyoruz ancak şunu da belirtmeliyim ki hanımlarda tamamen masum değil. Hanımlarda medya aracılığıyla olsun, başka söylemlerle olsun erkeklere meydan okumaya girişti. İhtiyacı olmasa dahi kendini kanıtlamak ve erkekle bir yarışa girmek için şartlarını zorladı. Allah (C.C.) kudsi hadiste “ben kulumun zannı üzereyim buyuruyor”. Bir hanım sadece yarın kocam beni boşarsa ortada kalmayayım ve kimseye muhtaç olmayayım gibi bir sebeple işe girerse ve bu tutumu eşine de evlilikte yansıtırsa boşanma olması da muhtemel çünkü zannımız aslında fark ettiğimizden çok düşünce ve davranışlarımıza yansıyor.

2. “Kim işsiz gencecik bir adama kız vermek ister ki?” demişti bir hanım yorumlarda. Yani ben denemesini yaparak test ettim. Gördüm ki kimse. Gene de haksızlık olmasın benim duyduğum olaylarda var ama bir elin parmakları kadar ancak.

Benim bu konuda fikrim en baştan, evlenmek için arayışa başladığımdan beri şu şekilde idi. İsteklerimiz hem fazla hem de tam beklediğimiz bir vakitte olsun istiyoruz. Yani evlenelim istiyoruz ancak hiçbir işimizi bölmesin, hiçbir işimize veya yapacağımıza engel olmasın diye umuyoruz ancak bu mümkün değil. 

Hanımlar açısından baktığınızda dindar, evini çekip çevirecek, kadın fıtratından anlayacak, eli yüzü düzgün, boyu posu yerinde, mesleği olan, arabası olan, evi olan vs. Bunların hepsi, biri veya birkaçını istiyor hanımlar. Mesela sadece istenilen şeyler de değil aynı zamanda istenilen zamanda. Okul bitsin, işe girilsin, para biriktirilsin biraz da arkadaşlarla vakit geçirilsin ondan sonra evlenilebilsin. Sizce de bunların hepsinin bir arada gerçekleşmesi çok zor değil mi? İşte bu noktada kişiler ne tür fedakârlık yapabilir bunu düşünmek gerekmiyor mu? Erkekler içinde aynısı geçerli.
İyi bir evlilik istiyoruz ama ne kadar emek veriyoruz Nabrut hanım?

Şu algı beni rahatsız ediyor Nabrut hanım. Evlilik elbet kader ve kısmettir. Ancak çalışacağınız işte öyledir, evlatta öyledir, öbür önemli işlerimizde öyledir. Burada mesele evet tevekkül etmek ancak elimizden geleni de dua ile olsun, emek (fiili dua)  ile olsun gerçekleştirmek. Zaten tevekkülün gerçek manası bu. Ne kadar uğraşsak ve çabalasakta evlilik öncesinde sonunda boşanmayla bitecek bir evlilik gerçekleşebilir ya da uğraşmasanız dahi çok iyi biri ile karşılaşabilirsiniz ancak mesele bu değil. Mesele bize düşen vazife. Bu da çaba harcamak. 



Bu kadar anlatımdan sonra kendim hakkında gelmek istediğim mesele şu. Evliliği şartların mükemmelleştiği bir vakitte olmasını beklemedim çünkü bu bence çok hayalperest bir düşünce. Karşıma iyi biri çıksa işlerim aksasa dahi ben evlenmek isterdim çünkü iş veya okulu her zaman okuyabilirsiniz ancak iyi biri ile evlilik hesaplanan bir şey değil. Annem şu an 50 yaşında tarih okuyor ancak tarih okuyacağım diye belki evlenmeseydi şu an 3 çocuklu bir anne olması zor olurdu. Babam gibi de evde kendisine yemek yapan bir professör de bulamazdı sanırım.

Bu sebepten şartlarımı zorladım o zamanlar. Bunun yanında sadece boş bir çabanın yanı sıra bulduğum her fırsatta dua ettim. Hem de evlilikle ilgili evlenmeden önce üstüme düşen vazifeleri yapmaya gayret ettim. Evlilikle ilgili tonla eser okudum. Dini kaynaklar, psikologların, sosyologların vb. kitapları. 2000 sayfa kitap okumuşumdur nerdeyse. Bunun yanında meslek anlamında da sabah akşam uğraştım. Hakkımla girebileyim diye de babam çok yüksek düzeyde biri olmasına rağmen asla torpile başvurmadım. İşe de Elhamdülillah girdim.

Ben elimden gelen her şeyi yaptım.

3. Bir hanım genç evlenen bir akrabasının örneğini vermiş. Nasıl kötü sonuçlandığından bahsetmiş. Benimde rahatsız olduğum durumda burada başlıyor. Fevri insanlar çok rahat evleniyor Nabrut hanım. Genellikle de erken evlenen kişiler fevri, heyecanlı kişiler oluyor. Evlilik meselesi üstüne fazla kafa yormuyorlar.  Sonra evlilik kafalarında düşündüklerinden çok farklı oluyor birçok anlamda. 


Bu kişiler genellikle fevri davrandıklarından öbür işlerinde de aynı şekilde hareket ediyorlar. Bu sefer toplumda erken evliliğe karşı müthiş bir önyargı oluşuyor. Görülen örnekler genellikle aynı oluyor çünkü. 

Burada benim gibi itidalli kişilerde arada yanıyor. Her işin bir edebi ve usulü vardır. Görücü usulüne yönelmemim sebebi de işte bu gidilen yolun varılan hedefte önemi olduğunu düşündüğüm içindi. Yoksa zaten şu an bunları size yazmıyordum çoktan evlenmiştim ama nasıl bir evlilik olurdu bilemiyorum.

Okurken evlenen ve iyi giden birkaç örnekte vermek istiyorum. 

Türkiye Bilimler Akademisi üyesi bir Professör amca ile görüşüyordum. Bana üniversite okurken nasıl evlendiğini anlatmıştı. Usülüne göre tanışmışlar ve şu an hala devam eden bir yuvaları var. Babam annem ile nişanlandığında gazete saran bir adammış Nabrut hanım ancak erken yaşta professör oldu. Benim çevremde de böyle örnekler var ancak bu örnekler de hep hassasiyetlere ve edebe dikkat edilmiş.

İşte fevri kişiler genellikle edebe dikkat etmeden atılıyorlar. Bu sebeple sonuçta kabak gene benim gibi itidalli kişilerin başına patlıyor ancak her zaman edeb, illa edeb. Şu dizeler ondan çok manidar:

Edeb bir taç imiş Nur-u Hüdadan
Giy ol o tacı emin ol her beladan

4. Hayalperest biri değilim. Hatta aksine çok ayakları yere basan biriyim. Evlenirken tabi ki nerede ve nasıl şartlarda geçineceğimizi enine boyuna düşündüm. O zamanlar zor olacağını da biliyordum. Şimdi meslek sahibi olsam da zor olacağını biliyorum. Sadece maddi anlamda da değil.  

Bazı yorumlarda niye bu kadar acele edilmiş gibi ifadeler vardı. Yani evlilik benim tam olarak elimde olan veya benim dışımdaki kişilerinde şu kesin zamanda evleneyim dediği bir şey değil. Bu hisleri içime koyan ben değilim. Ya da başka insanların içine koyan onların kendileri değil. İyi ki de değil. 

Bende istemezdim gençlik yıllarımda bu kadar sıkıntılı geçmesini. İstemezdim yalnız, acılar ve hüzünler içinde geçirilen üniversite yıllarını. Yolda dışarıyı izlerken keşke yanımda sevdiceğim olsaydı diye acı çekmeyi istemezdim. Herkes arkadaşlarıyla mutlu mesut dolaşırken, kendi içimde sayısız çatışma yaşamak istemezdim. Çok sıkıntılar çektim. İstedim ki onlara merhem olsun birisi. 

Ailemin yanından ayrıldıktan sonra ve çevremden ayrıldıktan sonra yaşıtlarımla anlaşamadım. Yaşıtlarım sanki çocuk gibiydi.  Yani yaşıtlarınızdan çok daha büyük hissetmek onlarla anlaşamamak. Aynı dili konuşamamak. Güzel bir şey gibi geliyor kulağa olgun olmak ama değil. Sizi anlamayan kişilere bir şey anlatmaya çalışmak yıpratıyor. Bunların sonucunda ise yalnız kalmak.  Aslında yalnızlık beni sürükledi çoğunlukla da evliliğe.
Yalnızlık öyle bir dert ki kendinizi boş hayallere bağlanırken buluyorsunuz Nabrut hanım. Hiç gerçekleşmeyeceğine inandığınız şeyler, belki hiç gerçekleşmeyecek şeyler. Değersiz şeyler üzerine büyük anlamlar yüklüyorsunuz. 

Hiçbir şey zevk vermiyor. Yemek yiyorsunuz ama sanki doymuyorsunuz. Su içiyorsunuz ama sanki susuzluğunuz dinmiyor. Uyuyorsunuz ama dinlenmiş hissetmiyorsunuz. 80 yaşındaki insanları 20 yaşında anlamak. İşte yalnızlık böyle bir şey.
Hiçbir şey düzelmeyecek. Hiçbir şey yoluna girmeyecek gibi düşünüyorsunuz. Kendinizi değersizleştiriyor, başkalarını kutsuyorsunuz. Başkalarının yaptıkları hep güzel geliyor size. Özeniyorsunuz. Sizin yaptıklarınız ise hep kötü geliyor. Sanki hiçbir şeyi becerememiş gibi hissediyorsunuz.

En kötü yalnızlık biçimi de kitleler arasında yalnızlık. Belki dağda yalnız biri iç dinamiklerini anlayabilir. Kendini düşüncelere verebilir. Kendini tanıyabilir ama kalabalıklar içinde yalnızlık buna da imkan vermiyor. Ne yardan ne serden.

Konuştuğunuz ve sizi anlamayan her insan sanki deniz suyu etkisi yapıyor. Konuştukça daha çok konuşma isteğiniz ortaya çıkıyor. Sanki kalbinizde hiç dolmayan bir kap. 

Kısa süreli yalnızlıklar insanın kendini sorgulayıp hatalarını düzeltmesine vesile olurken çok uzun süreli yalnızlıklar zamanla gelen uyuşma, hiçbir şey yapmama isteği ve derin sıkıntılara sebep verebiliyor.

 İnsan gençken yalnız kalınca, anlıyor ki aslında ne para, ne makam, ne başka bir şey. Hiç biri hayırlı ve mutlu bir yuvanın yerini tutmuyor Nabrut hanım. Kişinin de aradığı aslında bu değil mi? Yanında huzurlu hissedebileceği birisi. Sarılabileceğiniz, kavuşmayı beklediğiniz birisi. Kim zengin ve ömrü boyunca yalnız olmak ister ki? 

Tüm bunları anlattım zira meseleyi abarttığım zannedilmesin. Şu sıralar hakikaten bu kadar sıkıntıdan sonra biraz gönlüm buruk. Uğraşmaktan da yoruldum biraz sanırım. Duygularımı da içime gömdüm ancak ezberlediğim bir şiirde denildiği gibi birinin tekrar uyandıracağını umuyorum:

Bir bilseydin içimdeki kaygıyı,
Şu ömrüm dolmadan bulsam sevgiyi, 
Yıllar önce kaybettiğim duyguyu,
İçimden çıkarıp bulan da sensin. 



Yorum Gönder

76 Yorumlar

  1. Bence bir insan yalnızken mutlu değilse yanına kim gelirse gelsin yine mutlu olamaz. Nacizane fikrim.

    YanıtlaSil
  2. Birinin bu şekilde düşündüğünü bilmek güzelmiş. Demekki henüz zamanı gelmemiş sizin için ya da şu var belki duymuşsunuzdur bir şeyi çok isteyince sizin sınavınız oluyor o isteginiz.. siz bu kadar gönülden çağırınca uzun bir bekleyişe dönüşüyor ama şuan o isteği kaybettiginiz anda bir anda emelinize kavuşacaksınız..
    İnsanlar hakkında tanımadan yorum yapmak istemiyorum sadece şu yazdıklarınıza binayen yazıyorum . İşte tamda bu konuda sıkıntı var çümkü talip olduğunuz kişiler sizi tanımadan dışardan yorum yapıp karar veriyorlar. Eğer fırsatınız olsa önce kendinizi iyice tanıttığınız vakit dileğiniz mutlaka gerçekleşecektir, bu sadece sizin değil ince ruhlu tüm bayanların sorunu dış güzelliğe bakıp sadece ilk izlenimden ön yargı oluşması ve tanımadan herkes fikir üretmesi. arada böyle gerçekten temiz düşüncelere sahip insanlar kaynayıp gidiyor. Sürü pskolojisi gibi ..
    Ben de bu iki yazıyı okudum ve ilk anda inanasım gelmemişti böyle insanlar hala kaldı mı diye . Bu toplumun dayatmasıyla oluşan bir kanı bu kanıyı yok etmek mümkün değil herkesin doğrusu bir olmuş durumda hayat kimseye güvenilmemeyi ögretiyor. Siz de kendinizi tanıtma fırsatı bulursanız biri ile o şekilde gerçekten güven oluşturup yuvanızı kurabilirsiniz. Görücü usulu olarak birçok insan için biri ile tanışmak çok zor geliyor aradaki samimiyete inanmak zor olduğu için bir de ailelerin baskısı olunca arada sağlıklı bir karar almak zor oluyordur..
    Rabbim gönlünüze göresini kısa vakitte nasip etsin ki olsun diyelim..

    YanıtlaSil
  3. Nabrut un bu yazıyı paylaşması olmasa yazmayacaktım :))) eğer nabrut bu yazıyı paylaşmışsa samimi bulmuştur diye düşündüm :)) sevgiler diliyorum nabrut...😊☺😊

    YanıtlaSil
  4. Merhabalar
    Iki yazınızı da okudum. Dikkatimi çeken şey şu
    Sanki içind e bulunduğunuz haleti ruhiyeniz uzun süre ac ve susuz kalmış bir insanın durumu gibi. En sevmediği yemek bile güzel gelir insana. Ya da hiç kimsenin içtiği bardaktan dahi şu içmeyen bir insan o kadar susamıştır ki pis bir kaptan bile içebilir. Bu durum doyduktan veya susuzluğu giderildikten sonra ise mide bulantisina donusebilir. Bu durum aslinda hastalikli bir durum gibi. Neden mi?
    Siz o kadar kayanızda büyütmüşsünüz ki kafanız da. Evliliği o kadar kutsallastirmissiniz ki kafanız da gerçekte hayalinizdeki o kadınla karşılaşmak zor görünüyor kanımca. Çünkü sağlıklı düşünemiyorsunuz gibi. Tıpkı o çok susayan veya çok ac olan kişinin durumu gibi. Işleri akışına bırakmak lazım. Nasip kısmet evllik. Bunu kabul etmek lazım. Ne demişler nasipse gelir hinten yemenden nasip değilse ne gelir elden.
    Inşallah bir ablanız olarak soylediklerimi dikkate alırsınız. Allah hakkımızda hayırlısını nasip etsin kardeşim.

    YanıtlaSil
  5. Üzdünüz sayın beyefendi, ne diyelim Rabbim beklemenin sabrını beklenenin umudunu versin inşaallah

    YanıtlaSil
  6. Yalnızlığı en az sizin kadar yaşayıp hissetmiş bir kadın olarak sizi öyle iyi anlıyorum ki Mehmet Bey. Allah şiirlerinizi havada bırakmasın, ulaşacak bir sahip nasip etsin en hayırlısıyla, bu kadar beklemeye değecek şekilde..

    YanıtlaSil
  7. Hayırlı günler.. Yazının ilk bölümünü de yüzümde tebessümle okudum. Öncelikle böyle güzel yazıları bizlerle paylaştığınız için teşekkürler. Haddim olmayarak beyefendiye şunu söylemek istedim. İnsan kendini yalnız ve boşlukta hissedebilir. Arayış içinde olabilir,kimsenin onu anlamadığını,sanki arafta kaldığını düşünebilir. Bu gibi duygu savaşlarında insan bu düşüncelerine bir kılıf arar. Beyefendinin de bunun çaresinin evlikte olduğunu düşündüğünü zannediyorum. Ama dışarıdan bir göz olarak içindeki yalnızlığın evlikle yalnızca biraz erteleneceğini ve çare olmayacağını düşünüyorum.Fazla mükemmelliyetçi olmamasını biraz daha tevekkül edip Allah'a sığınmasını tavsiye ediyorum. Çünkü eminim ki yalnızlığının ve aradığının çaresi ALLAH'ta. Evlilikte bu yalnızlığını kendi içinde bitirdiğinde olacaktır.

    YanıtlaSil
  8. Cidden yazdıklarınızı okuduktan sonra gerçekten böylesi var mı diye düşünmedim değil. duygularınızı çok güzel ifade etmişsiniz. belki de şuan çevremde sizin gibi düşünen biri olmadığındandır bu düşüncem. Allah en kısa zamanda gönlünüze göre bir eş nasip etsin inşAllah.

    YanıtlaSil
  9. yaa okadar güzel yazmış ki arkadaş hayran kaldım. Evlilik gerçektende gençler arasında yani bizim aramızda çok basite indirgendi iş ulayım çalışayım arkadaşlarımla vakit geçireyim aman özgürlüğüm elimden gitmesin ama evlilik bu değil bu olamaz. Evlilik bi kelepçe değil hayır sadece bir olmak tek başına yaptığın şeylere başkasını davet etmek yemeğini paylaşmak huzurunu paylaşmak,kalbini paylaşmak,yalnızlığını paylaşmak. eğer özgür olmak için evlenmek istemiyorsan hiç evlenme çünkü evlilik özgürlüğe engel değil tam aksine özgür olmak severken özgür olmak,duygularını paylaşırken özgür olmak. Bir konu daha var yaşıtlarından farklı düşünmek olgun olmak okadar güzel değil demişsiniz kesinlikle katılıyorum benim içinde sen çok olgunsun ne güzel duyarlısın falan diyorlar,hayatın karşımıza getirdikleriyle bi yerde öyle olmak durumuna geliyoruz ama hayır güzel değil çünkü dışlanıyoruz evet evet dışlanıyoruz,çevremizle çatışma yaşıyoruz ve bi yerden sonra mecburen yalnız kalıyoruz. B ide evlenince herşeyin mükemmel olmasını bekleyenler var evlenirken karşındaki insandan çok maddiyata bakanlar çok pardonda herşeyin altın tepside önüne gelmesini bekliyorsan bu evlilik değil çünkü evlilik benim için o önüne gelmesini istediğin altın tepsiyi eşinle birlikte hazırlamak,çabalamak,uğraşmak.Evlilik o hayatı birlikte parça parça kurmaya çalışmaktır genellikle biz sadece yeni gençlik olarak bunların idrakında değiliz keşke olsak. Erkeklere güven konusuna gelince artık herkese okadar tedirgin yaklaşıyorizki ama suçlusu biz değiliz etraftakiler herşey okadar basite indirgenmiş ki güvenemiyoruz, birisi sana kalbini açtığında samimi değil mi bin kez sorguluyoruz çünkü hayat okadar acımasız ki artık bin kez süzgeçten geçirmemiz gerekiyor elimizde değil,yanlış karar vermekten herşeyi mahvetmekten korkuyoruz burdada iş kalbini açan kişiye düşüyor samimi olduğunu hissettirmesi gerekiyor...

    YanıtlaSil
  10. Her şey nasip kısmet gerçekten sizin gibi birinin yalnız olması gerçekten üzücü ama umarım kaderinizdeki kişi sizi bulur. Benimde evliliğe karşı ön yargılarım vardı ve bunları aşmam zaman aldı ancak hala erkeklere güvenebileceğimi hissetmiyorum. Doğal olarak hala gönlüme göre birini bulamadım. Keşke diyorum evleneceğimiz kişiyle karşılaştığımızda o kişinin kaderimiz olduğuna dair bir işaret belirse :) Biriyle evlilik görüşmesi yapmam söylendiğinde ilk sorum 5 vakit namaz kılıyor mu? Sigara kullanıyor mu? Bunlar benim baraj sorularımdı. Bu şartlara uymayan kimseyle görüşmedim görüştüğüm birkaç kişide iyi insanlar olduğunu düşünmeme rağmen bir ömür yanında olacağım kişinin o olduğu kanaatine varamadım.
    Gerçekten de çok zor bir karar ve hayatın dönüm noktası bende fazlasıyla temkinli davrananlardanım. Umarım hayırlı ve iki cihan saadeti sağlayacak kişiyle karşılaşırız.
    Duanın gücü adına :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah gönlünüze göre versin. Evlilik zor. Kaderdeki kişiyi bulunca işaret kalbe gelir mutlaka :D
      Sevgiler. :)

      Sil
  11. Nabrut sana ve yazara teşekkür ediyorum zira bu tür yazılar ön yargıları kırabiliyor malesef yazar için talihsizlik erken olgunlaşma ve numune olmak olmuş, ne kadar muhafazakarım densede görücü usulu kimseye artık uygun gelmiyor. Durum böyle olunca arada kaynayanlar olarak dertliyiz 😅 yalnızlığıda güzel anlatmış - uzun süreli yalnızlıklar zamanla gelen uyuşma, hiçbir şey yapmama isteği ve derin sıkıntılara sebep verebiliyor.
    - Rabbim güzelleştirdiği için geciktiriyordur,inşallah böyle düşünüp içimizi ferah tutalım Rabbim isteyen herkese huzurlu bir yuva göz ve gönül aydınlığı eşler nasip etsin. Sevgiler Nabrut

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel duan için asıl ben teşekkür ediyorum bil mukabele amin diyorum :)

      Sil

  12. Evlilik kutsal bence gözünden düşmemeli daha kaderindeki kişiyi bulmak için çile merdivenlerinden geçtin bu kadar umutsuz olma sabretmelisin ve bu imtihanın sonunu görmek için çabalamasin şerden sonra hayrı veren Allah değil mi belkide daha nasibindekini bulmana zamn vardır arkadaşım kaderinde varsa birbirinizi bulursunuz diyorum ve hakkında hayırlısı olsun..

    YanıtlaSil

  13. Evlilik kutsal bence gözünden düşmemeli daha kaderindeki kişiyi bulmak için çile merdivenlerinden geçtin bu kadar umutsuz olma sabretmelisin ve bu imtihanın sonunu görmek için çabalamasin şerden sonra hayrı veren Allah değil mi belkide daha nasibindekini bulmana zamn vardır arkadaşım kaderinde varsa birbirinizi bulursunuz diyorum ve hakkında hayırlısı olsun..

    YanıtlaSil

  14. Evlilik kutsal bence gözünden düşmemeli daha kaderindeki kişiyi bulmak için çile merdivenlerinden geçtin bu kadar umutsuz olma sabretmelisin ve bu imtihanın sonunu görmek için çabalamasin şerden sonra hayrı veren Allah değil mi belkide daha nasibindekini bulmana zamn vardır arkadaşım kaderinde varsa birbirinizi bulursunuz diyorum ve hakkında hayırlısı olsun..

    YanıtlaSil
  15. Evlilik kutsal bence gözünden düşmemeli daha kaderindeki kişiyi bulmak için çile merdivenlerinden geçtin bu kadar umutsuz olma sabretmelisin ve bu imtihanın sonunu görmek için çabalamasin şerden sonra hayrı veren Allah değil mi belkide daha nasibindekini bulmana zamn vardır arkadaşım kaderinde varsa birbirinizi bulursunuz diyorum ve hakkında hayırlısı olsun..

    YanıtlaSil
  16. Evlilik kutsal bence gözünden düşmemeli daha kaderindeki kişiyi bulmak için çile merdivenlerinden geçtin bu kadar umutsuz olma sabretmelisin ve bu imtihanın sonunu görmek için çabalamasin şerden sonra hayrı veren Allah değil mi belkide daha nasibindekini bulmana zamn vardır arkadaşım kaderinde varsa birbirinizi bulursunuz diyorum ve hakkında hayırlısı olsun..

    YanıtlaSil
  17. Evlilik kutsal bence gözünden düşmemeli daha kaderindeki kişiyi bulmak için çile merdivenlerinden geçtin bu kadar umutsuz olma sabretmelisin ve bu imtihanın sonunu görmek için çabalamasin şerden sonra hayrı veren Allah değil mi belkide daha nasibindekini bulmana zamn vardır arkadaşım kaderinde varsa birbirinizi bulursunuz diyorum ve hakkında hayırlısı olsun..

    YanıtlaSil
  18. Nabruttt unutma emi dizinin adı Ugly duckling perfect match 9 bölümlük Tayland dizisi iZle yorumla :D
    D.S.K.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahah :D
      şimdi alt yazısını aradım ama bulamadım :(

      Sil
    2. http://www.asyadizim.com/izle/ugly
      Bu siteden izleyebilirsin bende oradan izledim sende izle :D
      Ay bu kadar izle izle diyom beğenmezsen yada olsa da olur olmasa da olur moduna girersen çok fena mors olacağım ��
      Ama olmasa da olur modu daha iyi sanki neyse kaçtım ben izle bak :D
      D.S.K.

      Sil
  19. Beyefendinin ilk yazısını okuduğumda bir erkeğin bu kadar ince olabileceği ve düşünebileceği konusunda ümidim tamamen sıfırdı. Yazıyı şaşırarak okudum diyebilirim.
    Kadınların erkeklere güvemediği konusuna gelirsek olumsuz sürüyle örnek gördüğümüzden kaynaklı bir durum. Eskiden müsbet dediğimiz insanların böyle olmıyacağını düşünürdüm nede olsa hak hukuk vardı. Otuzuma gelince malesef öyle düşünmenin de yanlış olduğunu gördüm çevremdeki örneklerden.Çünkü dindar gibi görünen ama malesef sadece görünen bir sürü insan var .Bunun cinsiyetlede alakası yok genel bir durum.
    Erken evlilik olgunlukla alakalı bir durum. Ama günümüzde çok nadir olgunlaşmış küçük yaşta erkek ve kız görüyorum.Yaşın tecrübesini yaşayınca anlıyorsunuz. Ama insanların yaşları ilerleyip o yaşa hiç ulaşamayanlarıda varki vahim bir durum 😒
    Yanlızlık ve anşılmamak konusundaysa tammen beyefendiye katılıyorum. Zordur çevrenizde bir sürü insan olup sizi anlıycak birini bulamamak. Sizi kısmen anlayanlara bile denk gelmek insanı inanılmaz mutlu ediyor. En kötüsü derdinizi anlatmaya çalıştığınızda size 'Abartıyorsun diye bakan gözlerdir' . Çünkü muhtemelen anlıycağını düşündüğünüz kişidir o ama hayal kırıklığına uğrar ve bende bir yanlışlık var herhalde demeye başlarsınız. Yani biraz ince düşünen,hasas ve duygusal biriyseniz diğerlerinin sizi anlaması çok çok zor. Zamanla buna alıştım. Çünkü onların benim gibi düşünemediğini ve hissetmediğini anladım. Çünkü onların fıtratı öyle. O yüzden anlaşılmaktan vazgeçeli çok oldu. Durumu olduğu gibi kabulendim. Anlaşılmayı beklemiyorum artık 😄 Konuşabiliyor olmakla yetiniyorum. Son bulduğum çözüm bu. İyi insanlara bile denk gelmenin lüks olduğu günümüzde daha fazlası için hayırlısı diyorum. Allah iyi insanlarla karşılaştırsın.Kim bilir belkide bizim imtihanımızda anlaşılamamaktır.

    Rukiye...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kader yazılınca nikah vakti gelince aslında tüm bu çıkarımlarımızın boş olduğunu anlayacağız diye düşünüyorum :)

      Sil
    2. Kesinlikle... Benim anlaşılmak üstüne yadığım genel bir şey karşı cinsten ya da evlilikten beklentimle alakalı değil hayata bakış açımla alakalı. Çoğu insana göre fazla idealistmişimde. Bir şey yaptığımda yokta öyle diyorlar.Kısmetten öteye köy yok derler buna inanlardanım bende. Yoksa evlilik konusu nasip işi.. Alla erkesi hayırlı insanlarla karşılaştırsın... :)

      Sil
  20. Sabırla sonuna kadar okudum. sabırla...
    Nacizane bir psikolog ile görüşmenizi tavsiye ediyorum. anlattığınıza göre bu meseleler bir bloga yazdım bitti diyeceğiniz anlık bir mesele değil. Siz bu psikolojik buhranlar içindeyken karşınıza çıkan bir insanı bunaltabilir hayatı onun için çekilmez duruma getirebilirsiniz. (Nacizane benim fikrim uzman görüsü değil)

    YanıtlaSil
  21. Çok derin guzel bir yazı olmus. Bu zamanda gerçekten dindar ve ahlaklı gençlerin isi zor. Ama beyefendinin kendine gore arkadaslar bulamamasına hem üzüldüm hem sasirdim. Nasip bazı şeyler demek ki...

    YanıtlaSil
  22. Biz beyefendi ile daha önce de yazdığım gibi hayat şartları ve düşünce yapısı dolayısıyla bayağı benziyoruz sanırım. Ben de onun yaşadıklarının bazısını yaşadım, yaşıyorum o yüzden onu iyi anladım bu yazıda da. Ne diyelim Allah herkesin gönlüne göre bir eş nasip etsin. Eş önemli gerçekten. 🙏

    YanıtlaSil
  23. Bu yazı, sahibini anlamamda çok daha fazla yardımcı oldu bana ve şu an önceki yazıya kıstasla gerçekten anladım. InşaAllah kendisi gibi insanlar çoğalır, çoğalsın ki birbirlerini anlayıp öyle acıları yaşamasına izin vermesinler. Beyefendinin yaşadığını 18 yaşında olmama rağmen ben de çok yaşadım, yaşıyorum. Herkes çok çok olgun olduğumu söyler 12 yaşında bile 20-25 yaşındaki ablalar benimle konuşup yaşıtlarından o muhabbet zevkini almadıklarını söyler,herkes bana dert anlatıp danışırdı ki hala da öyle. Ömür boyu psikolog muamelesi göreceğim sanırım :) Ama onca kalabalığın arasında çok yalnızlık çektim. Çevremdeki insanların hassasiyetsizliklerini aklım hak vermese de alır ama kalbim hiç almaz. Insanlar bana hep çok değişiksin der ve beni gercek manada anlayan bir Allah'ın kulu bulamam. Ama herkesin imtihani farkli iste. Son olarak çok sevdigim bi sozle bitireyim bu uzunca yorumumu "Tıka başa doymuş bir adamın önüne konan bir iskender gibisindir bazen... Sorun sende değildir. Sadece bulunduğun yerdedir." O yuzden beyefendi hiç sıkmasın o canını güzel ruhunu, elbet çıkar sorun olmayan bulunacağı yer ve sonsuza kadar o yerde huzurla sevgiyle kalır..

    YanıtlaSil
  24. Acilen ya bir psikoloğa görünün, ya da anlamsız beklentilerinizi düşürüp normal bir insan ile evlenin. Evlenmek o kadar zor değil. Eşinize nefes aldırın ve gereksiz edebiyatı bırakın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar adına teşekkür ediyorum.

      Sil
    2. Beyefendiyi anlamayan odunsu yorumlardan biri ve çok kırıcısınız bence...

      Sil
  25. Başkası üzerine kurulu hayaller yıkımaya mahkum oluyor malesef

    YanıtlaSil
  26. Bi kiz olarak hissettigim ne varsa yaziyor burda. Insan bi yerden sonra her seyi suclamaya basliyor. Mesela ben, itidalli olmamin cezasini cektigimi dusunmeye basladim bi ara.. bu kadar kendimi korumak icin ugrasmasaydim, ben de diger kizlar gibi ‘zamanin gerektirdigi sekilde’ onume gelenle gezip tozsaydim illa ki bi sekilde olurdu. Olur muydu? Ne yani.. gunah islemedim diye pisman mi olmaliyim? Zaman kotu, gercekten cok kotu.
    Universite caginda evlenmek isteyen erkek icin ‘erken’ algisi var mesela. Neye gore erken? Musluman bi erkegin evlilik yasi 30 degil, 20dir elbette. Ama gel de bunu anlat.
    Yalnizlik meselesi aynen boyle. Insani sogutup etrafina kalin duvarlar oruyor. Eskiden eglenceli, girisken, cana yakin bir insanken, zaman geliyor insanlar size ‘neden bu kadar soguksun?’ Diye sormaya basliyor. Neden mi?
    Bu mutsuzluk degil aslinda. Eksiklik. Bunu zamaninda iliskiler yasamis kisilerin anlamasini asla beklemiyorum. Dusunun ki kendinizi tamamen koruyor karsi cinsle hicbir temas kurmuyorsunuz. Amaciniz temiz yasamak. Ama bu gunlerde temiz yasamanin bir kiymeti yok kimsede. Artik yasiniz ilerliyor ve siz 30 olup, hayatiniz boyunca karsi cinsle en ufak bir etkilesim yasamamis birine donusuyorsunuz. Evet bu buyuk bir eksikliktir, herkes icin.
    O eksiklik zaman icinde sizi hayattan soyutluyor ve iste bu hicbir seyden zevk almama durumu basliyor. Bunalim aslinda. Belki de depresyon.
    Neyse iste, fazla uzun oldu. Musluman genclerin imtihani agir bu devirde. Allah herkesinkini kolaylastirsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar adına teşekkür ediyorum...
      Amin... Allah gönlünün muradını versin

      Sil
    2. Amin. Çok çok anlatmışsınız.Bu devirde terbiyeli ahlaklı insanları saf ve çağa uymamakla suçlayıp hep geri plana alıyorlar.Ama bu asla unutulmamalı İLADA EDEP ILADA EDEP...

      Sil
  27. Bi kiz olarak hissettigim ne varsa yaziyor burda. Insan bi yerden sonra her seyi suclamaya basliyor. Mesela ben, itidalli olmamin cezasini cektigimi dusunmeye basladim bi ara.. bu kadar kendimi korumak icin ugrasmasaydim, ben de diger kizlar gibi ‘zamanin gerektirdigi sekilde’ onume gelenle gezip tozsaydim illa ki bi sekilde olurdu. Olur muydu? Ne yani.. gunah islemedim diye pisman mi olmaliyim? Zaman kotu, gercekten cok kotu.
    Universite caginda evlenmek isteyen erkek icin ‘erken’ algisi var mesela. Neye gore erken? Musluman bi erkegin evlilik yasi 30 degil, 20dir elbette. Ama gel de bunu anlat.
    Yalnizlik meselesi aynen boyle. Insani sogutup etrafina kalin duvarlar oruyor. Eskiden eglenceli, girisken, cana yakin bir insanken, zaman geliyor insanlar size ‘neden bu kadar soguksun?’ Diye sormaya basliyor. Neden mi?
    Bu mutsuzluk degil aslinda. Eksiklik. Bunu zamaninda iliskiler yasamis kisilerin anlamasini asla beklemiyorum. Dusunun ki kendinizi tamamen koruyor karsi cinsle hicbir temas kurmuyorsunuz. Amaciniz temiz yasamak. Ama bu gunlerde temiz yasamanin bir kiymeti yok kimsede. Artik yasiniz ilerliyor ve siz 30 olup, hayatiniz boyunca karsi cinsle en ufak bir etkilesim yasamamis birine donusuyorsunuz. Evet bu buyuk bir eksikliktir, herkes icin.
    O eksiklik zaman icinde sizi hayattan soyutluyor ve iste bu hicbir seyden zevk almama durumu basliyor. Bunalim aslinda. Belki de depresyon.
    Neyse iste, fazla uzun oldu. Musluman genclerin imtihani agir bu devirde. Allah herkesinkini kolaylastirsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar adına teşekkür ediyorum...
      Amin... Allah gönlünün muradını versin

      Sil
  28. Bi kiz olarak hissettigim ne varsa yaziyor burda. Insan bi yerden sonra her seyi suclamaya basliyor. Mesela ben, itidalli olmamin cezasini cektigimi dusunmeye basladim bi ara.. bu kadar kendimi korumak icin ugrasmasaydim, ben de diger kizlar gibi ‘zamanin gerektirdigi sekilde’ onume gelenle gezip tozsaydim illa ki bi sekilde olurdu. Olur muydu? Ne yani.. gunah islemedim diye pisman mi olmaliyim? Zaman kotu, gercekten cok kotu.
    Universite caginda evlenmek isteyen erkek icin ‘erken’ algisi var mesela. Neye gore erken? Musluman bi erkegin evlilik yasi 30 degil, 20dir elbette. Ama gel de bunu anlat.
    Yalnizlik meselesi aynen boyle. Insani sogutup etrafina kalin duvarlar oruyor. Eskiden eglenceli, girisken, cana yakin bir insanken, zaman geliyor insanlar size ‘neden bu kadar soguksun?’ Diye sormaya basliyor. Neden mi?
    Bu mutsuzluk degil aslinda. Eksiklik. Bunu zamaninda iliskiler yasamis kisilerin anlamasini asla beklemiyorum. Dusunun ki kendinizi tamamen koruyor karsi cinsle hicbir temas kurmuyorsunuz. Amaciniz temiz yasamak. Ama bu gunlerde temiz yasamanin bir kiymeti yok kimsede. Artik yasiniz ilerliyor ve siz 30 olup, hayatiniz boyunca karsi cinsle en ufak bir etkilesim yasamamis birine donusuyorsunuz. Evet bu buyuk bir eksikliktir, herkes icin.
    O eksiklik zaman icinde sizi hayattan soyutluyor ve iste bu hicbir seyden zevk almama durumu basliyor. Bunalim aslinda. Belki de depresyon.
    Neyse iste, fazla uzun oldu. Musluman genclerin imtihani agir bu devirde. Allah herkesinkini kolaylastirsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar adına teşekkür ediyorum...
      Amin... Allah gönlünün muradını versin

      Sil
  29. Bi kiz olarak hissettigim ne varsa yaziyor burda. Insan bi yerden sonra her seyi suclamaya basliyor. Mesela ben, itidalli olmamin cezasini cektigimi dusunmeye basladim bi ara.. bu kadar kendimi korumak icin ugrasmasaydim, ben de diger kizlar gibi ‘zamanin gerektirdigi sekilde’ onume gelenle gezip tozsaydim illa ki bi sekilde olurdu. Olur muydu? Ne yani.. gunah islemedim diye pisman mi olmaliyim? Zaman kotu, gercekten cok kotu.
    Universite caginda evlenmek isteyen erkek icin ‘erken’ algisi var mesela. Neye gore erken? Musluman bi erkegin evlilik yasi 30 degil, 20dir elbette. Ama gel de bunu anlat.
    Yalnizlik meselesi aynen boyle. Insani sogutup etrafina kalin duvarlar oruyor. Eskiden eglenceli, girisken, cana yakin bir insanken, zaman geliyor insanlar size ‘neden bu kadar soguksun?’ Diye sormaya basliyor. Neden mi?
    Bu mutsuzluk degil aslinda. Eksiklik. Bunu zamaninda iliskiler yasamis kisilerin anlamasini asla beklemiyorum. Dusunun ki kendinizi tamamen koruyor karsi cinsle hicbir temas kurmuyorsunuz. Amaciniz temiz yasamak. Ama bu gunlerde temiz yasamanin bir kiymeti yok kimsede. Artik yasiniz ilerliyor ve siz 30 olup, hayatiniz boyunca karsi cinsle en ufak bir etkilesim yasamamis birine donusuyorsunuz. Evet bu buyuk bir eksikliktir, herkes icin.
    O eksiklik zaman icinde sizi hayattan soyutluyor ve iste bu hicbir seyden zevk almama durumu basliyor. Bunalim aslinda. Belki de depresyon.
    Neyse iste, fazla uzun oldu. Musluman genclerin imtihani agir bu devirde. Allah herkesinkini kolaylastirsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar adına teşekkür ediyorum...
      Amin... Allah gönlünün muradını versin

      Sil
  30. Nabrud Hanım iyiki varsiniz iyiki bu bloğu açmissiniz.Allah gönlünüze göre versin inşallah.

    YanıtlaSil
  31. Beyefendiye bu yazıyı yazdığı için ve Nabrut hanımda bu yazıyı yayınladığı için çok çok teşekkür ediyorum. Benim gibi düşünen ve hisseden insanların kalmadığını sanıyordum. Belki haddim değil ama izninizle beyefendiye bir tavsiye vermek isterim. Ben şu an 26 yaşımdayım, ilk çocuk ve tek kız olarak doğdum. Benden başka iki erkek kardeşim daha var. Maalesef birisi zihinsel engelli, diğeri bedensel engelli. Hiçbir zaman hemcinslerimle aram iyi olmadı, sonu hep kötü bitti. Tek bir dostum bile kalmadı. Başıma gelenlerden sonra kimseyle samimi olmak istemiyorum, ne kadar yalnızlıktan bıksamda. Ben de yalnızlığımı kardeşlerimle gidermeye çalıştım ama engelleri olduğu için bu hep mümkün olmuyor. Anneme gelince onunla kuşak çatışması yaşıyorum ve bazen beni kıskandığını düşünüyorum, evet, öz annem.babama gelince onunla hiç konuşamıyorum. Çok sinirli ve kavgacı. Annemin ve babamın psikolojilerinin biraz bozuk olduğunu düşünüyorum. Tabi çocukken aklım ermiyordu, büyüdükçe anlamaya başladım. Annem ve babam 27 yıl evli kalmalarına rağmen yalnızlar desem inanır mısınız, aşk, arkadaşlık ya da dostluk bunlar yok. Babam hiçbir zaman annemi veya çocuklarını biz haklı bile olsak dışarıya savunmamıştır. Şu an işsiz olduğum halde para vermez ama başka birisine borç verdiğini öğrendik. Annem, ben ya da kardeşlerim muhabbet etmeye korkarız babamla, sonunu kavgaya, aşağılamaya ya da bağırmaya bağlar genellikle. Şu an özgüven eksikliğimin ve işsiz oluşumun sebeplerinden bir tanesi de kesinlikle budur. Bana gelince ben birkaç yıl önce bir hata yaptım. O zamanlar müslüman hayatı yaşamıyordum. Erkek arkadaşmış, zinaymış falan bunları bilmiyordum. Arkadaşlarımın erkek arkadaşları vardı, benim de bir tane olsun istedim, hem aşık olmak hem onun bana aşık olması hem de yalnızlıktan kurtulmak. Ama o kadar çok istedim ki, hiç hayırlısı demedim. Birisine aşık oldum hatta onun bana aşık olması için çok uğraştım, sonunda ilişki yaşamaya başladık ama o kişinin dışarıdan göründüğü gibi iyi, kibar ve masum olmadığını gördüğümde şok oldum. Ben salak gibi onunla evliliği bile düşünüyordum, Allah korudu resmen beni. Dışarıya gösterdiği karakterin tam tersiymiş. Kötü kalpli, kibirli, yalancı, sapık, kendini beğenmiş ve beni kullanmak istediğini. Tabi bunu bir buçuk yıl içinde anladım maalesef. Öğrendiğim gün gördüm günümü, neden her şey için hayırlısı demenin önemli olduğunu, neden Rabb’imin evlilik dışında karşı cinsten uzak durmamızı istediğini. Dediğim gibi gerçekten Allah’tan başka kimsem yok. Ailem istediğim gibi değil diyelim, hemcinslerimden uzun zamandır çok korkuyorum. Yalnızlıktan bıksamda hemcinslerimle arkadaş olmak istemiyorum. Karşı cinse gelince hem korkuyorum hem de birkaç yıldır müslüman hayatı yaşamaya başladığımdan beri elimden geldiğince kendimi korumaya çalışıyorum. Zinadan uzak duruyorum. Temiz yaşamaya çalışıyorum. İnşallah böyle devam ederim. Tavsiye vermek haddim değil ama hem babamın anneme ve bize çektirdiği acılardan ders alınca hem de yıllar önce yaptığım bir hata beni böyle düşündürüyor. Evlilik böyle olacaksa hiç evlenmeyeyim daha iyi. Her zaman Allah’tan hayırlısını ve doğru zamanı istemek gerek, ayrıca bir yerde okumuştum, Allah kulunun duasını mutlaka kabul edermiş, etmiyorsa doğru zamanın gelmesini beklermiş kuluna istediğini vermek için. :) Bir de konuya çok uygun olan bir şarkı tavsiye etmek isterim, ama önce Türkçe altyazılı çeviriyi izlemenizi daha sonra klibi izlemenizi tavsiye ediyorum. Şarkının ismi so so, şarkıcının ismi Güney Koreli olan Baek a yeon. Yalnızlara uygun bir şarkı ve klip ama sonu sürpriz:)

    YanıtlaSil
  32. Beyefendiye bu yazıyı yazdığı için ve Nabrut hanımda bu yazıyı yayınladığı için çok çok teşekkür ediyorum. Benim gibi düşünen ve hisseden insanların kalmadığını sanıyordum. Belki haddim değil ama izninizle beyefendiye bir tavsiye vermek isterim. Ben şu an 26 yaşımdayım, ilk çocuk ve tek kız olarak doğdum. Benden başka iki erkek kardeşim daha var. Maalesef birisi zihinsel engelli, diğeri bedensel engelli. Hiçbir zaman hemcinslerimle aram iyi olmadı, sonu hep kötü bitti. Tek bir dostum bile kalmadı. Başıma gelenlerden sonra kimseyle samimi olmak istemiyorum, ne kadar yalnızlıktan bıksamda. Ben de yalnızlığımı kardeşlerimle gidermeye çalıştım ama engelleri olduğu için bu hep mümkün olmuyor. Anneme gelince onunla kuşak çatışması yaşıyorum ve bazen beni kıskandığını düşünüyorum, evet, öz annem.babama gelince onunla hiç konuşamıyorum. Çok sinirli ve kavgacı. Annemin ve babamın psikolojilerinin biraz bozuk olduğunu düşünüyorum. Tabi çocukken aklım ermiyordu, büyüdükçe anlamaya başladım. Annem ve babam 27 yıl evli kalmalarına rağmen yalnızlar desem inanır mısınız, aşk, arkadaşlık ya da dostluk bunlar yok. Babam hiçbir zaman annemi veya çocuklarını biz haklı bile olsak dışarıya savunmamıştır. Şu an işsiz olduğum halde para vermez ama başka birisine borç verdiğini öğrendik. Annem, ben ya da kardeşlerim muhabbet etmeye korkarız babamla, sonunu kavgaya, aşağılamaya ya da bağırmaya bağlar genellikle. Şu an özgüven eksikliğimin ve işsiz oluşumun sebeplerinden bir tanesi de kesinlikle budur. Bana gelince ben birkaç yıl önce bir hata yaptım. O zamanlar müslüman hayatı yaşamıyordum. Erkek arkadaşmış, zinaymış falan bunları bilmiyordum. Arkadaşlarımın erkek arkadaşları vardı, benim de bir tane olsun istedim, hem aşık olmak hem onun bana aşık olması hem de yalnızlıktan kurtulmak. Ama o kadar çok istedim ki, hiç hayırlısı demedim. Birisine aşık oldum hatta onun bana aşık olması için çok uğraştım, sonunda ilişki yaşamaya başladık ama o kişinin dışarıdan göründüğü gibi iyi, kibar ve masum olmadığını gördüğümde şok oldum. Ben salak gibi onunla evliliği bile düşünüyordum, Allah korudu resmen beni. Dışarıya gösterdiği karakterin tam tersiymiş. Kötü kalpli, kibirli, yalancı, sapık, kendini beğenmiş ve beni kullanmak istediğini. Tabi bunu bir buçuk yıl içinde anladım maalesef. Öğrendiğim gün gördüm günümü, neden her şey için hayırlısı demenin önemli olduğunu, neden Rabb’imin evlilik dışında karşı cinsten uzak durmamızı istediğini. Dediğim gibi gerçekten Allah’tan başka kimsem yok. Ailem istediğim gibi değil diyelim, hemcinslerimden uzun zamandır çok korkuyorum. Yalnızlıktan bıksamda hemcinslerimle arkadaş olmak istemiyorum. Karşı cinse gelince hem korkuyorum hem de birkaç yıldır müslüman hayatı yaşamaya başladığımdan beri elimden geldiğince kendimi korumaya çalışıyorum. Zinadan uzak duruyorum. Temiz yaşamaya çalışıyorum. İnşallah böyle devam ederim. Tavsiye vermek haddim değil ama hem babamın anneme ve bize çektirdiği acılardan ders alınca hem de yıllar önce yaptığım bir hata beni böyle düşündürüyor. Evlilik böyle olacaksa hiç evlenmeyeyim daha iyi. Her zaman Allah’tan hayırlısını ve doğru zamanı istemek gerek, ayrıca bir yerde okumuştum, Allah kulunun duasını mutlaka kabul edermiş, etmiyorsa doğru zamanın gelmesini beklermiş kuluna istediğini vermek için. :) Bir de konuya çok uygun olan bir şarkı tavsiye etmek isterim, ama önce Türkçe altyazılı çeviriyi izlemenizi daha sonra klibi izlemenizi tavsiye ediyorum. Şarkının ismi so so, şarkıcının ismi Güney Koreli olan Baek a yeon. Yalnızlara uygun bir şarkı ve klip ama sonu sürpriz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beyefendi adına size teşekkür ediyorum. Mutlaka okuyacaktır.
      Sevgiler ^^

      Sil
  33. Beyefendiye bu yazıyı yazdığı için ve Nabrut hanımda bu yazıyı yayınladığı için çok çok teşekkür ediyorum. Benim gibi düşünen ve hisseden insanların kalmadığını sanıyordum. Belki haddim değil ama izninizle beyefendiye bir tavsiye vermek isterim. Ben şu an 26 yaşımdayım, ilk çocuk ve tek kız olarak doğdum. Benden başka iki erkek kardeşim daha var. Maalesef birisi zihinsel engelli, diğeri bedensel engelli. Hiçbir zaman hemcinslerimle aram iyi olmadı, sonu hep kötü bitti. Tek bir dostum bile kalmadı. Başıma gelenlerden sonra kimseyle samimi olmak istemiyorum, ne kadar yalnızlıktan bıksamda. Ben de yalnızlığımı kardeşlerimle gidermeye çalıştım ama engelleri olduğu için bu hep mümkün olmuyor. Anneme gelince onunla kuşak çatışması yaşıyorum ve bazen beni kıskandığını düşünüyorum, evet, öz annem.babama gelince onunla hiç konuşamıyorum. Çok sinirli ve kavgacı. Annemin ve babamın psikolojilerinin biraz bozuk olduğunu düşünüyorum. Tabi çocukken aklım ermiyordu, büyüdükçe anlamaya başladım. Annem ve babam 27 yıl evli kalmalarına rağmen yalnızlar desem inanır mısınız, aşk, arkadaşlık ya da dostluk bunlar yok. Babam hiçbir zaman annemi veya çocuklarını biz haklı bile olsak dışarıya savunmamıştır. Şu an işsiz olduğum halde para vermez ama başka birisine borç verdiğini öğrendik. Annem, ben ya da kardeşlerim muhabbet etmeye korkarız babamla, sonunu kavgaya, aşağılamaya ya da bağırmaya bağlar genellikle. Şu an özgüven eksikliğimin ve işsiz oluşumun sebeplerinden bir tanesi de kesinlikle budur. Bana gelince ben birkaç yıl önce bir hata yaptım. O zamanlar müslüman hayatı yaşamıyordum. Erkek arkadaşmış, zinaymış falan bunları bilmiyordum. Arkadaşlarımın erkek arkadaşları vardı, benim de bir tane olsun istedim, hem aşık olmak hem onun bana aşık olması hem de yalnızlıktan kurtulmak. Ama o kadar çok istedim ki, hiç hayırlısı demedim. Birisine aşık oldum hatta onun bana aşık olması için çok uğraştım, sonunda ilişki yaşamaya başladık ama o kişinin dışarıdan göründüğü gibi iyi, kibar ve masum olmadığını gördüğümde şok oldum. Ben salak gibi onunla evliliği bile düşünüyordum, Allah korudu resmen beni. Dışarıya gösterdiği karakterin tam tersiymiş. Kötü kalpli, kibirli, yalancı, sapık, kendini beğenmiş ve beni kullanmak istediğini. Tabi bunu bir buçuk yıl içinde anladım maalesef. Öğrendiğim gün gördüm günümü, neden her şey için hayırlısı demenin önemli olduğunu, neden Rabb’imin evlilik dışında karşı cinsten uzak durmamızı istediğini. Dediğim gibi gerçekten Allah’tan başka kimsem yok. Ailem istediğim gibi değil diyelim, hemcinslerimden uzun zamandır çok korkuyorum. Yalnızlıktan bıksamda hemcinslerimle arkadaş olmak istemiyorum. Karşı cinse gelince hem korkuyorum hem de birkaç yıldır müslüman hayatı yaşamaya başladığımdan beri elimden geldiğince kendimi korumaya çalışıyorum. Zinadan uzak duruyorum. Temiz yaşamaya çalışıyorum. İnşallah böyle devam ederim. Tavsiye vermek haddim değil ama hem babamın anneme ve bize çektirdiği acılardan ders alınca hem de yıllar önce yaptığım bir hata beni böyle düşündürüyor. Evlilik böyle olacaksa hiç evlenmeyeyim daha iyi. Her zaman Allah’tan hayırlısını ve doğru zamanı istemek gerek, ayrıca bir yerde okumuştum, Allah kulunun duasını mutlaka kabul edermiş, etmiyorsa doğru zamanın gelmesini beklermiş kuluna istediğini vermek için. :) Bir de konuya çok uygun olan bir şarkı tavsiye etmek isterim, ama önce Türkçe altyazılı çeviriyi izlemenizi daha sonra klibi izlemenizi tavsiye ediyorum. Şarkının ismi so so, şarkıcının ismi Güney Koreli olan Baek a yeon. Yalnızlara uygun bir şarkı ve klip ama sonu sürpriz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beyefendi adına size teşekkür ediyorum. Mutlaka okuyacaktır.
      Sevgiler ^^

      Sil
  34. Cahit Zarifoğlu'nu bilenleriniz vardır. Asrın derin şairlerindendir pek de severim şiirlerini. Diyor ki ”Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği Allah'la barışık adamları sevdik." Öyle çok isterdim ki bu mısralar tartışmaya açık olmasın. Ama maalesef değer verilmeyecek adamlara değer veriliyor peki sebebi nedir hiç düşündünüz mü ? Çünkü sevda yürekte değil nefiste yaşanır oldu. Bir kadın nasıl olur da birden fazla aşık olabilir? Aşkın ilki ortası sonu olmamalı! Aşk tektir. Tabi bu benim nacizane fikrim katılmayanlar elbet olur. Ve Mehmet bey şiir gibi kadınları şiirden anlayan adamlar sevmeli deniyor ya sanıyorum henüz kendi mısralarınızı şiirinizi bulamadınız. Öyleyse yeryuzundeki değil gökyüzündeki nikahi bekleyin! Şayet nikah göklerde kılınmış ise nasibiniz sizi elbet bulur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için yazar adına teşekkür ediyorum

      Sil
  35. Ne olur alınmayın yazdıklarıma. Fazla mükemmeliyetçisiniz bence. İnsanların söylediklerine ve yaptıklarına fazla takılıyorsunuz.(Unutmayın biz insanlar hiç birimiz kusursuz değiliz.) Bence insanları kusurlarıyla kabul etmek en güzeli, sadece Yaradan dan ötürü sevmek. Evlilik o kadarda mücizevi bir şey değil. Bence akışına bırakıp elinizdekilerle mutlu olmayı deneyin. Nasipten öte yol yok.......Rabbim insanları en çok takıntı yaptığı şeylerle sınar unutmayın, demek ki hala sınavı geçemediniz. Bu zor sınavınız da başarılar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için yazar adına çok teşekkür ediyorum. ^^

      Sil
  36. İlk olarak yazıya üzülmüştüm ama yorumlardaki olumsuzluklara benim yazar yerine kalbim kırıldı :(

    YanıtlaSil
  37. Hani insan düşünür bazen bir tek ben mi çekiyorum bu durumu bu acıyı diye. Yalnız değilmişim. Yazarın her cümlesinde kendimi buldum. Öyle ki bir çok duyguyu ve ifade edişini epey iyi hatırlıyorum kendimle olan konuşmalarımdan.

    Biraz depresyona girmiş gibisin yazar. Yalnız değiliz. Allah bizimle beraber. O bize kafi. Öteside bizim işimiz değil. Rabbimin takdiri. Sebeblere sarılmak düşüyor bize. Sende öyle ki sebeblere sarılmışsın. Gerisi Allah'a kalmış. Sabırda bize kalan.

    Allah gönlüne göre versin. Dualarımızdasın artık.

    YanıtlaSil
  38. insanların birbirine güveni kalmadı. İnsanların çoğu artık maddiyata ve fiziksel özelliğe önem veriyorlar. Akraban olan insanlardan bile büyük darbeler alırken dış dünyaya açılmak o kadar kolay değil. Evlenmek istemeniz çok normal bende etrafıma baktığımda birini sevip ona hayatımı emanet edebileceğim birini isterdim ama o güveni oluşturan tek erkek maalesef rahmetli babamdı. Dediğiniz yalnızlığı ben onu kaybettikten sonra yaşadım. Hala da yaşıyorum. Birine güvenip onu ömrüm boyunca seveceğim ve sevebileceğim birini istesem de maalesef sizin kadar cesaretli değilim evlilik büyük bir adım. Rabbimin doğru zamanda doğru insanı karşımıza çıkarmasını yüce ALLAH'tan istyorum.
    Ama sizin gibi düşünen erkeklerin olması en azından güvenilecek birilerinin olduğunu gösteriyor. Bu yazıyı yazan beyefendiye ve bizimle paylaşan hanımefendiye çok teşekkür ediyorum. :)

    YanıtlaSil