En İyi Belgeseller 2017

Hobilerim arasında belgesel izlemek üst sıralarda yer alır. Evde ropdöşambırımı giyip filtre kahvemi içerken Tatyana'ya seslenir ve puromu getirmesini söylerim, bu her zaman böyledir.

Yani, muhtemelen olsaydı, önceki hayatımda böyle yaşardım. Ama ben ev kızı olmayı seçtim ve purom ve ropdöşambırım olmasa da belgesel kanallarına bayılıyorum.

Bir süredir Ankara'dayım ve yeni taşındığımız eve aldığım ilk şeylerden biri Tivibu oldu. 



Belgesel olarak ilgimi çeken şeyler;

  • Arslanların özel hayatları (!),
  • Öldürücü zehiri olan yılanların yemek menüleri,
  • Kualaların annelik hissiyatları,
  • Kanguruların kese hacmi,
  • Dünyanın nasıl var olduğu,
  • Dünyanın ne zaman yok olacağı,
  • Uzaydaki canlılar,
  • Uzay çağı,
  • Matematik dehalarının hayatları,
  • 11 Eylül'ün perde arkası ve
  • Denizdeki yaşam


değil elbette.

Ben belgesel kanallarında yayınlanan reality showları seviyorum. Doğayı ve doğanın var oluşunu izlemekten keyif alan  National Geographic izleyen biri maalesef ki değilim.

Peki neler izliyorum?


Modern Rehinciler



En sevdiğim şovlardan birisi diyebilirim. Antika ve koleksiyon değeri olan şeyleri alıp satıyorlar. İzlerken her seferinde Amerikan'ın neden en büyük dünya devleti olduğunu anlıyorum. Adamlar hiçbir şeyi sokağa atmıyorlar, özellikle kendi üretimlerine o kadar saygı duyuyorlar ki tüm Amerikan mallarının koleksiyonu yapıyorlar. Hatta 2. dünya savaşından kalan gülleler bile para ediyor. Gerisini siz düşünün. 

Modern Rehincileri izlemeyi seviyorum çünkü;

  • Eskiye dair güzel bilgiler ediniyorum.
  • Daha Türkiye'ye gelmeden modası geçmiş şeylerin varlığından haberdar oluyorum. ( Elektrikli Daktilo gibi:)
  • Yine ismini duyduğum eserleri hakkında pek bilgi sahibi olmadığım sanatçı ve yazarlar, karikatürist ve şarkıcılar, eserleri ve imza değerleri hakkında bilgi ediniyorum.
  • Koleksiyon yapmak adına yeni ilgi alanları ediniyorum.



Amerikan Koleksiyoncuları



En sevdiklerimden birisi de bu!

Bu iki arkadaşın da bir nevi antikacı dükkanları var ve dükkanlarına mal toplamak adına kapı kapı geziyorlar. Evet aynen böyle!

Yukarıda da bahsettiğim gibi adamlar hiç bir şeyi atmıyor, garajlarında depoluyorlar. Bu iki arkadaş da garajları eski dolu olan insanları buluyor, işe yarayan, koleksiyon değeri olan, restore edebilecekleri parçaları topluyorlar. Farelerin cirit attığı istif mekanlarından çıkardıkları parçaların hikayelerini izlemek çok keyifli.

Mesela geçenlerde bir bölümden şöyle bir bilgi edindim;

1940'lı yıllarda eteklerin kısalmasının sebebi İkinci Dünya Savaşı esnasında kıtlık sebebi ile kumaş bulunamaması imiş. Kumaş mı yetmedi esprisi doğruymuş. Hatta o zaman bu bir kanun ile sabitlenmiş, kanunda diyormuş ki etekler için kullanılan kumaş bilekten bir karış yukarı olacak.



 Depo Savaşları



Amerikan kültürü hakkında çok bilgim yok ama çok fazla kiralık depo var. Ve eğer siz bu deponun ücretini belli bir müddet ödemezseniz faizi deponun içindekilerden daha fazla edeceği için depoyu kiralayanlar içindekileri terk ediyorlar. 

Depo sahipleri ise bu depoları açık arttırmaya çıkarıyor. Açık arttırmaya katılanlar deponun içinde ne olduğunu bilmeden sadece dışarıdan görerek alıp almamaya karar veriyorlar. Depoyu alanlar ise genelde 2. el dükkanı olan işletmeciler.

Bu programı sevme nedenim ise birinin terk edip gittiği depodan neler çıkacak, ne yaşanmışlıklar var, insanlar artlarında neler bırakıyor merak ediyor olmam. Çok severek izliyorum.


Deadly Wives



Adından anlaşılacağı üzere karısı tarafından öldürülen adamların hikayesini anlatan bir şov. Tüm dava sürecini izliyoruz. Genelde dışarıdan çok mutlu görünen kadınlar kocalarını öldürmüş oluyor, çok ilginç hikayeler var. Merakla izliyorum. 


I Survived




En sevdiğim bir diğer şov da I Survived. Sevgilisi, karısı, kocası ya da bir hırsız tarafından ölümle burun buruna getirilmiş insanların kurtuluş hikayeleri canlandırmalar ve röportajlar eşliğinde veriliyor.

Bayılarak izlediğim bu şovlardan sizin izledikleriniz ya da bunlar haricinde tavsiye edecekleriniz var mı?

Yorum Gönder

21 Yorumlar

  1. Bende tam tersi o şovları atlıyorum ilgimi çekmiyor :D canım sıkkın, moralim bozuk olduğunda belgesel izlediğimde huzura eriyorum diyebilirim, doğa, hayvanlar alemi vs sessiz sakin şeyler hoşuma gidiyor insanların olduğu dünyadan başka bir evrene geçmiş gibi, çok rahatlatıcı, ama zevkler ve renkler tartışılmaz tabii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayvanlar alemi biraz sakin değil aslında. hani geyik yiyen kaplanlardan falan bahsediyoruz :) Ama dediğin gibi tartışılmaz :D

      Sil
  2. Temizlik hastaları obsessive compulsive cleaners a bayılıyorum cidden çok iyi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ara ona da takılmıştım ama bu bahsettiklerim çok daha güzel :)

      Sil
  3. Programların hepsi çok güzel ve belgeselerden daha ilgi çekici. Not aldım izlemek için. Güzel yazın için teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim. Müptela olacağını düşünüyorum :)

      Sil
  4. Ablacım adalet ve dünyadaki adaletsizlik ile ilgili bir post yazmayı düşünmez misin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuyu benim bloğum kaldırmaz sanırım :)

      Sil
    2. Doğru şimdi düşününce çok mantıklı olmuyor:))

      Sil
  5. Hoşgeldin ankara'ya nabrut abla yeni evin hayırlı olsun 💛

    YanıtlaSil
  6. Hiç yorum yok...:) çünkü çok orjinal şeyler. Bulması bile ayrı bir zevk istiyor. Bu yüzden sizi tebrik ediyorum. Hepsi çok ilgimi çekti amaa ise başladığım için hic vaktim yok :) simdi genel ortalama açıp kanal d de tutsak izliyor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yarım saatlik bölümler. mutlaka zaman bulursun bence biraz vakti ayır arada sırada :)

      Sil
  7. Modern Rehineciler ve Depo Savaşları’nın severek izliyorum :) özellikle depo savaşlarındaki kapışmayı ve aslında en sağlam depoyu seçtiğini düşünüp, depolar açılınca hayal kırıklığına uğramalarına bayılıyorum :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. diğer bahsettiklerimi de şiddetle tavsiye ediyorum ^^

      Sil
  8. digitürk ün belgesel kanalları var onları arada izliyorum ama açıkçası çok ilgimi çekmiyor ama temizlik hastalarının olduğu program yada tek başına herhangi biryerde nasıl hayatta kalırsını anlatan programlar var ama açıkçası ben belgesel dendiğinde trt nin belgesellerini tek geçerim hele çocukluğumda Rüştü Asyalı nın seslendirip hazırladığı geçmişteki ünlü insanlar belgesellerine bayılırdım belki 12,13 yaşında falandım ama hala hatırlarım mesela edgar allen poe nin bir belgeseli vardı kuzgun ve anabel lee şiirleri eşliğinde hala unutamam acaip etkilenmiştim ve kendime çok yakın bulmuştum hatta bunla ilgili bir anım var ben bu belgeseli izledim çocukluk tabii öylece kaldı yıllar yıllar sonra avrupa yakası dizisi fanları bilir bir bölümde cem bu anabel lee şiirini okuyor aslı da arka fonda üstünde balerin elbisesi abuk subuk pandomim hareketlerle bir şov yapıyorlar bende çağrışım yaptı nette aradım sonradan hatırladım yazarın hayatını falan araştırdım adam acaip dramatık bir yaşam sürmüş ve en sonunda da delirip ölmüş işte o zaman neden kendime yakın hissettiğimi anladım dermişim:)) şaka bir yana sende olduğu gibi bendede cinayet konusunda bir merak var hangi kanalda olduğunu hatırlamıyorum yine bir belgesel kanalında dosyası kapanmış yıllar önce işlenmiş ve günümüzde tekrar dosyası açılıp acayip yöntemlerle bulunan katillerin bir belgeseli vardı onu çok izlerdim bide türk dizisi kanıt var tabi oda belgesel tadında idi zaten benim bu abuk belgesel kariyerim onunla son buldu.dizi malum gece yayınlanıyor bende bayılıyorum diziye normalde 23.00 de yatakta uyuyor olan ben saat 24.00 kadar dizi baslasın diye bekliyorum bide dizi yaklaşık bir buçuk saat sürüyor falan neyse 1 gece 2 gece babam bigün oturdu ben ne izliyorum böyle diye benle diziyi izledi dizi bittiğinde sen deli misin bi daha bu dizi yi izlemeni yasaklıyorum bizi mi öldüreceksin katil mi olacaksın dedi işti son izlediğim belgesel de o oldu :)) ama yani şimdi herkes itiraf etsin sevil atasoy her ne kadar kusursuz cinayet yoktur dese de bence katiller çok aptal yaa deyip ben olsam şöyle yapardım demediniz mi :)) keşke şeyten imojisi olaydı tam yeri idi yani neyse yine acaip bir konu bulup içimdekileri döktüğüne göre öpüyorum seni :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahahah bu yazıyı buraya bağladığımıza göre susma hakkımı kullanıyorum hakim bey :DD

      Sil
  9. Ben en çok "Aşırı Pintiler" ile "Temizlik Hastaları" isimli belgesellere taktım bu ara. "Aşırı Pintiler" belgeseli ile nasıl sinekten yağ çıkarılacağını pardon para biriktirmek için tasarruf yapılacağını öğrendim.
    "Temizlik Hastaları" belgeseli ise benim gibi dağınık, tembel, üşengeç birinin "Allah'ın ben de mi böyle olacağım yoksa?" diyerekten düzenli ev işi yapmasını sağlamıştır.
    Ben evde pek izleme fırsatı bulamıyorum ama internetten izliyorum fırsat buldukça..Ancak bazen sağlam bir mide ile izlemek gerekebiliyor... :)
    Tavsiye ederim... :) (cemremtoprak)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşırı pintiler 7 bölüm yayınlandı sadece :( Onları da izledim. Sifonu çekmemek için yaptıkları off o da sağlam bir mide gerektiriyor :D
      Temizlik hastalarına biraz takıldım ama yok ona hiç midem hazır değil :D Hele istifçiler of ki of :D

      Sil
  10. bende bu ara ağır yaşamlar'a bayağı takılıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu da bazen izliyorum ama bunlar kadar keyif almıyorum sanırım :)

      Sil