Gerçek Evlilik Hikayeleri-23 Ortaokul Arkadaşımla Evlendim

Bugün paylaşacağım yazı en sevdiğim evlilik hikayelerinden birisi oldu. 
Farklıydı, sıcacıktı, çocukça idi. Çok konuşmayacağım, herkes hemen bu hikayeyi okusun istiyorum çünkü.

Hikayenin sahibi Sudegül Aydoğan'a çok çok teşekkür ediyorum, bu güzel hikayeyi, bu güzel satırları ile bizimle buluşturduğu için...



****

"Ortaokul arkadaşımla evlendim.

1.Sınıftan beri beraber olduğumuz şubemize 7. Sınıfta gelmişti. Uzun süredir beraber olduğumuz için yeni gelenleri sevmez aramıza almazdık. 7. Sınıfın ilk günü kız arkadaş grubumla sınıfa girip en ön sıralara otururken beni bir gözün izlediğinin farkındaydım. En arka sırada uzun boylu çok esmer ve çekik gözleri olan bir oğlan gözleri ile beni takip ediyordu. O zamanlar Galatasaray’da Jardel diye bir oyuncu vardı, tam olarak ona benziyordu. Zaten sonradan ona bu takma ad ile seslenecek, onu sinir edecektim.

Güzel bir kız değildim, arkadaşlarımın aksine tahta gibi göğsüm, yetmezmiş gibi küçücük ıslak gözlerimi saklayan gözlüklerim, sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri olmanın vermiş olduğu ineklik vakarı ile arz-ı endam ediyordum. Çirkin ama akıllı olduğum için üzerimdeki gözlerin farkına varmamam imkânsızdı. Aklım vardı bu doğru. Maalesef fikrim olmadığı için o gözlerin üzerimde beğeni ile dolaştığını çözümleyememiştim. Resmen üzerimde bir şey mi var acaba bir yerim açık mı kaldı da bana bakıyor diye düşünüp sonra üzerine düşünmeyi bile bırakmıştım.

Dönem ortasına kadar hiçbir konuşmamız olmadı, olamazdı. Sonradan gelen çocukları sevmezdim. Yetmezmiş gibi duyduğumuza göre bizden iki yaş büyüktü, 2 sene devamsızlıktan sınıfta kalmış, anne babası ayrılmış bu olumsuzluklar onun psikolojisini bozmuştu, tam manası ile bir serseriydi. Benim gibi iyi aile kızının tamamıyla zıttı. 

O sıralar ben de yeni yeni gelişmeye başlamışım ve ergenlik depresyonlarında ailemle çatışmalardayım. Off ev tam bir kaos! Saçlarımı kendim kesip çirkinliğime çirkinlik katmışım. O gün de beden eğitimi dersinden kan ter içinden çıkmışız, saç baş dağılmış, kendi kendime kısacık kestiğim sıkıca da bağladığım saçlarım yeni yeni uzamaya başlamışken gözümün önüne bir perçem düşmüş. 
Sırama bir kâğıt geliyor, elden ele. Arka sıralardan… 

Anımsadığımız kadarı kâğıtta saçlarımın böyle daha iyi olduğu yazıyor, perçemli –anımsadığımız kadarı ile diyorum çünkü o sıralar ona hiç ilgi duymadığım için saklamamışım o güzel anıları-
Benle dalga geçtiğini sanıyorum ve sinirleniyorum. Saçlarım o kadar berbat durumdaki o perçem düşünce güzelleşme ihtimalim bana göre yok. Ama –eşim diyor ki saçını inek yalamış gibi yapıştırıp ortalarda deli kız gibi dolaştıktan sonra önüne düşen perçemle hoş gelmiştin gözüme-

Ama ben ergenliğimin en sıkıntılı zamanlarındayım, cinlerim tepemde ve benle dalga geçtiğine emin olduğum bu çocuğa uyuz olmaya başlıyorum. Uyuz oluyorum ama bir yandan da sınıfta elden ele kâğıtlar gidip geliyor.


Yazarın ilavesi: Mario Jardel
Sonra o sene ikinci dönemi bana göre çok yakın iki arkadaş olarak geçiriyoruz. İkimizde şiirleri seviyoruz. O şiir yazıyor, ben şiir okumayı seviyorum. Yakın iki arkadaş. Saçımla dalga geçtiği için zaten onu erkek olarak göremediğim gibi o zamanlar aklım aşk olaylarına basmıyor. 

Yaz giriyor araya. 8. Sınıfın başında Jardel en yakın arkadaşımı araya koyarak beni ilk gördüğü andan beri sevdiğini söyletiyor. Çıldırıyorum. Asla olamaz, o benim arkadaşımdı, bana nasıl o gözle bakar, gibi gayet çocukça davranışlarla şiddetle karşı çıkıyorum. Ve artık Jardel karşıma çıkınca yolumu değiştiriyorum. Ama o hiç yılmıyor.

8. Sınıf boyunca her gün beni eve bıraktı ama uzaktan takip ederek. Bazen bilerek yolu uzatırdım, onun geldiğini bilerek. 
Çok güzel sesi vardır, teneffüslerde şarkılar söylerdi, bana mesaj verdiği. 

Okul duvarlarına bana şiirler yazdı. Okul yoluna ismimizin baş harflerini…

Bazen kafası güzelken beni arar, saçmalardı. Evet, dediğim gibi okulun serserisiydi, içki ve sigara ile çok erken yaşlarda tanışmıştı.
Ara sıra derslerde yine kâğıtlar yollardı, kâğıt üzerinden kavga ederdik, hiç konuşmaz yazarak kavga ederdik, e bizim zamanımızda mesaj paketleri, internet falan yoktu, 160 karakter için 2 kontör düşerdi. İnadımdır biraz. Eşim biraz yazdığımı duysa mutlaka müdahale ederdi. Evet, çok inadımdır, o zaman da senin şu inadını nasıl kıracağım derdi, şimdi de. İnat etme sebebim o aşk itirafını arkadaşıma değil direk bana yapmalıydı, diye düşünüyordum, bunu ilk duyanın ben olması gerektiğini savunuyordum. Saf ben, tüm sınıfın bildiği bir şeyi benim kıt aklım idrak edememiş. Gerçi ben kendimi bile anlayamamıştım. Onu sevdiğimin farkında değildim.

O sene doğum günümde getirdiği gülü çöpe attım. Çok zorlandım, atmak istemiyordum, inadımı da yenemiyordum.

Bütün sınıf bizim ihtiras ve kavga dolu yazışmalarımıza posta servisi olmaktan bıkmıştı. Kızlar tarafından çok sevildiği için onlar sürekli baskı yapıyordu, çıkalım diye. En sonunda başka bir sevgili buldum kendime. Kendimce başkasını seviyorum, düşün yakamdan demek istemiştim ama sınıftaki erkekleri toplayıp sevgilimi dövdüler. Hahaha! Deli adam. Terk edildim. Bir başkası ile daha çıkmaya çalıştım 3. Günün sonunda o da beni terk etti. Ve bizim Jardel’le yakın bir dostluk kurdular. 

Tüm bunlar canımı sıkmaya başlayınca artık hakaretamiz tavırlarla yanaşmaya başladım benden nefret etsin düşsün yakamdan diye. Ne kadar çocukça demeyiniz hanımlar, zaten çocuktum, 14 yaşındaydım.

Böyle böyle sene sonu geldi. Ayrılırken bana bir mektup yazmış, karne aldığımız son gün bana vermeye çalıştı ama almadım. Yaz boyunca bana mesajlar attı, görüşmek için yalvardı ama tüm uyuzluğumla reddettim. 

Sonra öğrendim ki İstanbul’dan taşınıyormuş, son kez görüşelim istemiş. Biraz üzüldüm ama inadım inattı. Kendimle son ana kadar görüşmediğim için gurur duydum. Aferin banaydı.

Burası aradan birkaç yıl geçen kısım.

Ara sıra bu büyümeye başlayan adam bana Messenger’dan ulaşmaya çalıştı ama –o zamanlar Messenger vardı, meşhurdu- ben kısa öz cevaplar veriyor tersliyorum o beni unutamadığını söylüyor ama ben asla inanmıyorum. En sonundan temelli benden ümidini kessin diye lise 2 de iken nişanlandım beni rahatsız etme dedim. Bu yürekli adam da nişanlandıysa artık ben aradan çekilmeliyim diyerek gerçekten tek bir mesaj bile atmadı. 

Burası da aradan yıllar geçen kısım. 

Üniversite bitmiş, iş hayatına atılmışım.
Facebook ve ortak arkadaşlarımız sayesinde nişanlı olmadığımı öğrenen bu adam bana arkadaşlık yolluyor. Kabul ediyorum. 

İlk mesaj:
Beni eklemene çok şaşırdım oluyor. Gerçekten şaşırmış eşim. Arkadaşlık yolladım diye kafamı kırarsın sanmış, çok korkarak eklemiştim, diyor.

O sıralar artık ikimizde büyümüşüz iş güç sahibi olgun bireyler olarak o yıllardan çocukluğumuzdan üçüncü şahıslar gibi bahsediyoruz. Ben nişanlılık konusundaki yalanımdan bahsediyorum, inadımdan bahsediyorum. Aslında benim de ona karşı boş olmadığım ama inadımı yenip de bir türlü yaklaşamayışım üzerine konuşup gülüyoruz. 

Bu sefer o benim onu sevdiğime inanamıyor. Bana kaç kez evimizin önündeki parkta gecelediğinden, soğuktan titrediğinden bahsediyor. Tahta sıralara ismimi yazdığını anlatıyor. Hiç kimseyi bir daha öyle temiz bir kalple sevemediğinden dem vuruyor. O zamanlar bana yazdığı bir şiiri yolluyor.

Görüşelim diyor, gayet arkadaşça verilen görüşelim sözünden başlayan görüşmeler evlilikle sonuçlanıyor. 

Bizim hikayemiz de işte böyle… Darısı tüm bekarların başına…

Not: Siz de hikayenizi bizimle paylaşmak isterseniz ki çok mutlu oluruz, nabrutvebiz@gmail.com adresinden benimle iletişime geçebilirsiniz.

Yazı dizisi:

Görücü usulü evlilik nedir?

Görücü usulü evlilik "Usulü"

Görücü usulü evlilik hakkında bilinmeyenler



Yorum Gönder

17 Yorumlar

  1. Ya ama bu çok güzeldi ki tüm yazıyı sırıtarak okudum yüzümde ki ifade hiç değişmedi çok eğlenceli bana göre:D
    Allah mutluluklarını daim etsin inşallah:)
    ~ELİF~

    YanıtlaSil
  2. Ah sanırım benim de en sevdiğim hikaye oldu :D
    Mutlulukları daim olsun ^^

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel fazla güzel, gözlerim dolarak okudum, Allah hep mutlu etsin inşallah <3 :) Daha çok dizi gibi evlilik hikayesi istiyorum hele ki aşık olma isteğimin bolca arttığı şu zamanlarda :)

    YanıtlaSil
  4. Bu hikayede sevdigim kisim erkegin azmi. Masallah nasil sadakatle sevmis. Ama sevmedigim kisim da ta o yaslardan icki, sigara icmesi. Kizin sevmemesi hakli yani. Neyse efendim ben de ilkokul ikide ayrilan arkadasimi gecenlerde sosyal medyada gördüm. Tabi o zamnlar da yakışıklıydı bu. Simdi ise Amanin vuruldum. Acep napmaliyim dostlar? Hahah yazar burda birsey soyleseniz de yapamayacagindan sadece teselli istiyor :) nabrutcugum yardim ett :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahaha Betül ben bekarım malum kelin ilacı olsa :DD

      Sil
  5. bir de benim var ortaokuldan beridir vaz geçemediğim bir çocuk. yıllar geçti. öyle şeyler geçti ki. hayatı hakkında en ufak bir fikrim yok tıpkı hayatım hakkında bir fikri olmadığı gibi. zaten ilgilendiği de yok. çocukluk duygularının saflığı, ilk aşkın yaşanılmayışı. ne büyük acı ne güzel umut. bu güzel hikaye için teşekkürler. gülümsetti.

    YanıtlaSil
  6. Yuzumde tebessum uyandiran ve boyle havada kalpler ucusan bir hikayeydi. Allah bizmasin mutluluklari daim olsun. Gayet siradan bir evlilik yapan ben azcik kiskandim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin :)
      Önemli olan nasıl evlendiğin değil bence. Nasıl evli kaldığın :D

      Sil
  7. Güzel ama görücü usulü formatına uymuyor.

    YanıtlaSil