Uçak Rötar Yapınca

Geçen defa Ankara uçağım yarım saat rötar yaptı. Rötar esnasındaki vakti –yanıma kitap almayı unuttuğum için- etrafıma bakarak geçirdim.

Yanına oturduğum çift ilk defa Kıbrıs’a gelmişler. Sevmişler, ama yaşanacak yer değil sadece tatil için uygun diye fikirlerini beyan ediyorlar. Onları dinliyorum ama bu esnada gözüme bir adam takılıyor, hayır kafasını kaldırmadan kitap okuyan değil, onun hemen arkasındaki koltuklarda oturan orta yaşlı, kır saçlı biri. Onda dikkatimi çeken şey hüzünlü bakışları. O kadar kederli ki ağladı, ağlayacak. Herkes bunu fark etti mi, sadece ben mi farkındayım bilemiyorum. Adam ara sıra elleri ile başını sıvazlıyor, başı yere doğru bakıyor ve koltuklara yaslanmış değil de koltuğun ucuna doğru oturmuş, neredeyse düşecek.

Sonra anons yapılıyor. 

Ankara uçağı yolcuları için son çağrı. Kalkıp kuyruğa dâhil oluyorum. Koltuğumu buluyorum, el bagajımı yerleştiriyor, yerime oturuyorum.



Ve o hüzünlü, dünyanın tüm dertlerini omuzlarına yüklemiş gibi dolaşan adam yan koltuğuma oturuyor. Acaba bu yolculuktan ne öğreneceğim merakı ile cam kenarında olan koltuğumdan dışarıya bakmaya başlıyorum. Uçak önce hızlanıyor ve birden havaya kalkıyor. Her zamanki gibi tam da o anda başım dönüyor, midem bulanıyor. Uçak yolculuklarını hiç sevemeyeceğim sanırım.
Hostesler bir şey ister misiniz diye ikram için dolaşırken bu hüzünlü adam bir bira istiyor. Bira geldiğinde bana dönerek kusura bakmayın çok para kaybettim de, diyor. Birasını içmek için benden izin istiyor. İzin almamış, böyle bir incelikte bulunmamış olsaydı bile ne içtiği beni ilgilendirmez, rahatsız olmazdım. Ama izin alıp böyle bir nezakette bulunması, dini tercihlerime saygı duyması onun bira içme tercihine saygımı kat kat arttırıyor. Adam, insaniyetin; din, dil, ırk, mezheple alakası olmadığının kanıtı gibi yanımda oturuyor.

Birayı içtikçe biraz daha gevşeyip bana kumarda çok ama çok kaybettiğinden bahsediyor.

Adamın neden hüzünlü olduğu da böylece ortaya çıkıyor. Kim kazanıyor ki kumardan diyorum. Haklısın, diyor. Sohbeti uzatma niyetinde değilim. Çünkü bu durumu teselli etmeye yetecek cümlelerim yok. Uçak iniyor, el bagajımı alabilmem için bana yardım ediyor. Ve pasaport kontrolüne doğru gidiyoruz. Sonra freeshop da görüyorum bu hüzünlü adamı. Çikolata alıyor, muhtemelen vicdan azabını kat kat arttıran çocuklarına götürmek üzere... 


Yorum Gönder

12 Yorumlar

  1. Böyle bir adamın kumar oynaması üzücü :(

    YanıtlaSil
  2. Hüzünlü bir hikaye gercekten ,bir yandan duşundum kumar oynamak kendı tercıhı degılmı madem sonunda uzuleceksın (okadar paran yok) neden oynarsın be adam!ama sonra bunu bır hastalık olarak gördüm tedavı edilmeli belki iradesinesahıp cıkamayacak kadar bagımlı:( hayatın bana ogrettıgı en buyuk getcek kimseyi kınama herkes hata yapabilir. Seni bunun için seviyorum zaten kımseyı hor gormek kınamak elestırmek yok sende sadece kendı fıkrını yazıp cekiliyorsun sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o kadar parası olsa oynayamaz. çok parası var ki oynadı ve çoktan çok gider :/ hastalık tabi kumar tamamen hastalık... Allah kimseyi düşürmesin.
      Canım arkadşaım sağolasın. nasıl kınayım, şeytan bu. bana sana, yarın bir gün eşime babama musallat olmayacağını nereden bilebilirim. sadece onun adına üzülebilirim :/

      Sil
  3. İnsan daha derin bir hikaye bekliyor aslında di mi :) Gelip yan koltuğa oturması da şans... Karşılıklı olarak ön yargılı olmamanız da örnek bir hikaye olmuş!
    Uçak yolculuklarını ben de sevmem tutar beni, aslında her şey tutuyor giden ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şans mı bilmiyorum. Böyle şeyler beni çok etkleyip iz bırakıyor...

      Sil
  4. Okurken hüzünlendim. :( çıkaracağım tek iyi ders: görgü, saygı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel böyle algıları açık olmak... KOCAMAN SEVGİLER

      Sil
  5. Beni bu olayda etkileyen tek şey soğukkanlılıkla adama cevap verebilmiş olman hatta o adamın yanında içtiği şeye rağmen oturmaya devam edebiliyo olman ben sanırım fazla zayıf bir karekterim yol boyunca böyleleri hep beni mi bulur diye içim içimi yer hatta ağlardım belki de hep mi cesurdun yoksa zaman ve şartlar insanı cesur hale getirebilir mi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Soğuk kanlıyım. kanım don hatta. doğru. büyük bir araba kazasının ardından bana bir şey olup olmadığına aldırmadan heyecan ve telaş yaşamadan çarpıştığımız ve takla atarak şarampole yuvarlanan arabadakilerin yanına gidip onlara yardım etmeye çalışmışlığım var. ama soğuk kanlı olmanın en beter yanı olay anında tüm enerjini içine atıp olayların sonradan yavaş yavaş beni etkileyip zehirlemesi.... araba kazasından sonra o anda soğukkanlılıkla davranmış olsam da uzun müddet araba kullanamadım mesela. ve bu adama rahatça cevap versem de burada yazdığımdan yola çıkarak beni ne kadar etkilemiş olduğunu anlayabilirsin...
      cesaret mi sonradan mı oldu bilemiyorum. ama göründüğüm kadar güçlü değilim bunu biliyorum :)

      Sil
  6. Böylelerine hiç acımıyorum. Tercihlerini yaşıyorlar. Yine de adamın inceliğini takdir ettim ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. pişman adama üzülmemek elde değil lakin pişmanlığı bir daha ki kumar gecesine kadar sürmezse :(

      Sil